Alef bir harf ise Musa’nın dağında
Elif, ince uzun bulut.
‘An’ ile ‘sonsuz’ ar~asında zaman,
Afrodisyas’ta mutsuz.

Afrodit,
Yontuya gülücük konduran ilk tanrıça.
Sökülürken bedenin sana adanmış topraklardan
kazmayla haşin,
fırçayla nazik
ve pek arkeolojik…

Salkım nakışlı, asma bakışlı sütun başları
Taşınırken vinçlerin metal parmaklarında
Ruhun canını yakıyor muydu söyle
Agora’da.

Geç bunları, gelelim konuya
Ah Ara Usta! Anlamalıydın oysa
“Çığlık” demişsin Times’da
Çığlık değil taşın yakarışıydı o seda, vardığın gece oraya
Coşkusuydu bağbozumu davullarının
Lâhitte ak topuklu gelinin sevdasıydı şaraba durmuş,
Düğünüydü, bayramıydı.
Onlar
Hepsi, her biri
gelinler, nineler, çocuklar
kuzular kazlar tavuklar
Ve erkekler ki
Zamanı
Yivli mermer sütunlara kilitleyerek durdurmayı
marifet sayarlar;
Onlar dahî, ayırma bizi diye yalvardılar.

Taş sustu.
İnsan göçtü.
Silindi gülüşü dudaklarından tanrıçanın
Afrodisyas mermer bir çöle dönüştü.

Gönül Jilani