Benim doğduğum yer Konya’nın Ereğli ilçesidir. Altı yıl yaşadım orada, ne unuturum onu ne de vazgeçerim sevmekten. Gitmesem de, görmesem de Ereğli benim ana şehrimdir.

Görünüşte Anadolu’nun içlerine sıkışmış sarı toprağı, bozkır bitki örtüsüyle renksiz ve kurak bir yer gibidir. Nitekim Sultan 4.Murat da böyle düşünmüş olmalı ki katıldığı bir Bağdat seferi dönüşü fermanını çıkarmış ve buyurmuş:

“Maraş Bektutiye Medresesi Vakfı reayasından üç yüz hane Hortu hanına ve üç yüz hane Kadınhanına derbent olarak yerleştirilmesi …”

Oysa ki Bekdikler medresenin hem reayası hem de hizmetkârı, sahibi ve ulemasıdır. Evliya Çelebi’yi, şair Nefi’yi, Nabi’yi yetiştirmiştir. Neyler ki ferman padişahınsa dağlar bizimdir der, düşerler yollara. Ancak Sultan da bilmez ki Anadolu gizli cennetlerle doludur. Özellikle Hortu beldesi…

Padişahın tayinini istediği Bekdikler kendini İvriz şelâlesinde bulur. Üstelik Hitit medeniyetine ait en eski eserler de buradadır. Ne yapsın hane halkı?

İvriz’in köpüren sularına atarlar öfkelerini, sazlarıyla eşlik ederler gürül gürül akan sulara.

Hitit Kabartması

İvriz suyunun kaynak başındaki Hitit kabartmaları onlara emanettir artık. Bu dev kabartmalar dünyadaki ilk yazılı kaya figürleridir.

Hitit kralı Varpalavas ile bereket Tanrısı Tarhundas arasındaki hiyeroglif yazısında şöyle der:

“Ben hâkim ve kahraman Tuvana kralı Varpalavas, sarayda bir prens iken bu asmaları diktim. Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin.”

Hane halkı durur mu, bir hikâye uydurur hemen:

Karısı kocasına mektup yazmıştır kabartmalarda, şikâyetçidir biraz kaynanasından. Kral Varpalas babaları, Tarhundas anneleri olur.

Bir tek Hititler mi taşlara adını yazan?

İvriz suyu üzerindeki Sazgeçit köprüsünün Selçuklular döneminden kaldığı bilinmektedir. Burasının İpek yolu güzergâhı olarak kullanıldığı, taş köprü yanında bir de han olduğu söylenir. Halen dimdik ayaktadır. Dedemden duymuşumdur kaç kez, eskiden Ereğli’de ipek böceğinden ipek üretimi yapılırmış. Yoksa bu da ticaret yolunun izlerinden birisi mi diye düşünüyorum simdi.

Çocukluğumun anıları bitmez.

Siz şeker pancarının tadını bilir misiniz?

Ya da hiç beyaz kiraz yediniz mi? Kat be kat tatlıdır hemcinslerinden.

Arabaşı çorbası kalabalık şenliklerin yemeğidir. Bir benzeri yoktur.

‘Bektik belaya çattık’ sözüne inanmayın. Ektikleri buğdayın başağı gibidir insanları. Biraz mahcup, suskun ama gururlu ve asla eğilmez. Geçmişten gelen değerlerine sıkı sıkıya tutunur.

Kaşık oyununu güzel oynamak itibarin en büyüğüdür örneğin.

Kına geceleri ağıtlarıyla kutlanır, mumlar yakılır. Kına konmuş avuçlar sıkıca kapanır, hatta iyi tutsun diye gece uykusunda bile açılmaz. Kadın erkek beraber çalışır tarlada, beraber çömelir bakır sini tepsinin etrafına.

 Koyun yoğurdunu güzel çalan gelin makbuldür.

Türkmen kültürü devam eder. Hatta nerden geldiğini unutmamak adına her yeni nesile Bekdik olduğunu aktaran ve bunu bir kültür sorumluluğu bilen tek yerdir.

Anlamını tam olarak bilmeseler de aslında Dulkadiroğlu beyliğinden gelmektedirler ve günümüzde beyliğe ait en önemli bilgiler yine bu topluluktan alınır.

Ereğli, bölgenin en modern yerleşkelerinden biridir. Günümüzde yerli halkın büyük bir kısmı büyük şehirlere göç etmiş olsa da herkes bilir ki bir akrabası mutlaka yaşamaya devam ediyordur.

Yolunuz düşerse bir gün, gül bahçesine mutlaka uğrayın. Umarım benim de düşer…

Alev Ramiz