Bir demir merdiven

Denize bakan o tepede,

Yıpranmış şiir kitaplarımız

Ördüğümüz mor düşler,

haroşa kelimeler

Dalgalı ajur edatlar

İki düz bir ters…

gül zamanları geçti.
rüzgâr esti.
sert esti.
jestler bitti. *

Merdivenleri çıktı

Boştu elleri, kitabı yoktu

Şiirdi kitabı

Dalgın baktı

Taş asırlık binaların arkasında,

Kuytusunda Ihlamur ağacının

Mor salkımlar duvarının ardında

Bir demir merdiven

Tünerdik üstüne biz garip kuşlar

Uçamayan Albatroslar (**)

Atmış kendini balkondan

Merdivenin en kıdemlisi

Kelime örgüleri büyücüsü

Gök kaçtı üzerimizden

Yıldız dengi çözüldü (***)

Düşler söküldü

Kelimer döküldü basamaklara

Ajurlar çözüldü.

Işın Güner Tuzcular

(*) Seyhan Erözçelik Yeis ve Tabanca

(**) Nilgün Marmara, Daktiloya Çekilmiş Şiirler’den esinlerek

(…)  Ece Ayhan’dan Merdiven sakinleri tanımı

garip bir ‘kuş’ olarak basamaklara tünermiş. Acaba büyük kanatları yüzünden uçamayan ‘o’ (ya da ‘bir’) albatros mu? denizler kuşu.

(****) pavor nocturnus ya da delikli uykular – Nilgün Marmara

ağlıyor ve ölüyor. Zaman yüzünü eskitemez çünkü yüzü yok!
Yok yüzlü palyaçonun giysisi olması gerektiği gibi oysa, kabarık yakalar ve renk renk kareli tulumu