Sessizliğe gömüldük,
dış dünyadan
ani gelmek istemeyen haberler bekliyoruz

Garip bir sessizlikte oturuyoruz
söylemek istediklerim için
çok geç
Yerin belliydi şimdi bitip gittin

Bazen huzursuzlukla kalkıp
yatağına gider
yatan cansız bedenine saygıyla bakarız
Etrafımdaki oda, yeni kumaş kaplanmış puf
henüz kullanılmış fincan
yetim kaldılar
Eşleriyle çevrili iki erkek kardeş, televizyon ölü,
halıda lekeler ve masada ölüm belgeleri.

Bedeninden sıyrıldın, sen serbest bırakıldın.
ölümünün ilk gece yarısında
ben son trene binerim

Marijke Hanegraaf, Hollanda1946
İngilizceye terüme Germain Droogenbroodt – Stanley Barkan
Türkçeleyen: Dr Barbaros İrdelmen


EVENING RETURN

Entrenched in silence, we wait for news
From the outside world that not yet wants to come at once.

We sit in a strange silence, all I wanted to say
Is too late. You were a fixed place, now you are done and gone.

Sometimes, restlessly, we get up, go to your bed for a moment,
Stare nearly reverently at what lies there and is gone.

Orphaned the room around me
The newly upholstered footstool, the recently used cup,

Both brothers surrounded by their wives, dead the TV,
The stains in the rug, and death documents on the table.

Disembodied, you are released.

In the middle of the dying night, I catch the last train.

MARIJKE HANEGRAAF, The Netherlands1946

Translation Germain Droogenbroodt – Stanley Barkan


“Akşam Dönüşü” – Şiir Yorumu

Marijke Hanegraaf’ın şiiri, ölümün hemen sonrasındaki o ağır, tanımlanamaz, keskin ve aynı zamanda uyuşturucu atmosferi çarpıcı imgelerle anlatıyor.

Sessizliğin Çarpan Yüzü, “Sessizliğe gömüldük… ani gelmek istemeyen haberleri bekliyoruz”

Burada sessizlik, doğal bir dinginlik değil; yaklaşmakta olan kaçınılmazlığın ağırlığı. İnsan, kötü haberi duymadan önce bile onu hisseder. Sessizlik artık bir “boşluk” değil, bir “tehdit edici yoğunluk” hâline gelmiş.

Gecikmiş Sözler ve Bitmişlik, “Söylemek istediğim her şey / yerin belliydi şimdi bitip gittin / çok geç artık.”

Bu dizeler, ölümün en acı gerçeğini dile getiriyor: Söylenemeyen sözler artık sonsuza kadar söylenemeyecek. İnsan en çok, konuşma şansı varken konuşmadığı için pişman olur.

Ölüm Odasının Gündelik Yalnızlığı, “Yeni kumaş kaplanmış puf… henüz kullanılmış fincan… yetim kaldılar.”

Bu bölüm çok güçlü. Ölüm, sadece insanı değil, onun etrafındaki gündelik eşyaları bile yetim bırakıyor.Koltuk, fincan, halı—hepsi dün sahibinin nefesini taşırken, bugün anlamlarını kaybediyor. Şair burada nesneleri insanlaştırarak kaybın büyüklüğünü daha görünür kılıyor.

Evdeki Dağılmış Düzen, “Televizyon ölü, halıda lekeler, masada ölüm belgeleri…”

Yaşamın akışı bir anda duruyor: Gündelik hayatın ayrıntıları bile ölümün gölgesiyle anlam değiştiriyor. “Televizyon ölü” çok derin bir metafor: Artık hiçbir şey çalışmıyor, hiçbir şey “yaşamıyor”.

Ruhun Serbest kalışı ve Geçiş İmgesi, “Bedenden sıyrıldın, serbest bırakıldın.”

Burada ölüm, cezalandırıcı değil; bir kurtuluş, bir özgürleşme ve dünyasal yüklerden soyunma gibi resmedilmiş.

Son Tren – Ölümün Sessiz Yolculuğu “Ölen gecenin ortasında / son trene yetişirim”

Son tren imgesi, şiirin doruk noktası. Bu tren: ölümün geçişini ruhun yolculuğunu kaçınılmaz bir ayrılığı yaşamla ölüm arasındaki o kısa ama kesin çizgiyi temsil ediyor, aynı zamanda yaşayanın kendine içsel bir söz söyleyişi gibi: “Ben de vakti geldiğinde o trene bineceğim.”

Şiir; günlük yaşamın içindeki ayrıntıları, ölümün sarsıcı gerçekliğiyle buluşturuyor. Bedenin yok oluşu kadar, etraftaki eşyaların yalnızlaşması ve insanların çaresiz bekleyişi de güçlü şekilde hissediliyor. Bu şiir, ölümün dramatik yanını abartmadan, sessizliğin kendisini dramatik bir anlatıcıya dönüştürüyor.

İnsanı derinden sarsan, sakin ama güçlü bir metin.


Marijke Hanegraaf (Tilburg, 1946), Hollandalı bir şairdir. 1997’den beri Nijmegen’de yaşıyor, 2013 ve 2014 yıllarında Nijmegen şehir şairiydi.
Biyografi
Marijke Hanegraaf, Oss’taki Organon ve Wageningen’deki Bitki Koruma Servisi’nde analist olarak çalıştı.
İlk çıkışını 2001 yılında Veerstraat ile yaptı ve ardından De Arbeiderspers tarafından yayınlanan Proefsteen, Restruimte, Ergens slapen de anderen (Başkaları Bir Yerde Uyuyor mu?) ve Bestandsbegeerte (Varoluş Arzusu) adlı eserleri yayımlandı.
2013 ve 2014 yıllarında Nijmegen şehir şairiydi. Bu amaçla yazdığı şiirler, Şehir Şiirleri adlı bandrolde yer almaktadır. Bunlardan üçü, Stadswaard, Station Nijmegen Lent ve Oversteken (Geçiş), Nijmegen şehrinde edebi yol göstericiler olarak yaratıldı. Hanegraaf, Nijmegen’deki Hollanda Şiir Merkezi’nde çalışıyor.
“Waalkade” ve “Albany-Nijmegen” şiirleri müziğe uyarlandı. Şiirler ayrıca Amerika, Fransızca, Almanca ve Endonezce dillerine de çevrildi.
Ağustos 1996’da Marijke Hanegraaf edebiyat dergisi Bloknoot’ta ilk kez sahneye çıktı. Çalışmalarının ön yayınları Hollands Maandblad, Maatstaf, De Tweede Ronde, Ballustrada ve Het Liegend Konijn edebiyat dergilerinde yayınlandı.
1997’de Nijmegen Edebiyat Ödülü’nde hem jüri hem de seyirci ödüllerini kazandı ve ilk koleksiyonu C. Buddingh’ Ödülü’ne aday gösterildi.
Kasım 2024’te Marijke Hanegraaf, “Van ons weg” (Bizden Uzakta) serisini, Ineke Janssen’in fotoğraflarıyla birlikte Nijmegen’deki Marienburg Kütüphanesi’nde sergiledi. Bunlar, annesinin ötanazisini konu alan şiirler. Sergiye dayanan bir şiir derlemesi de yayınlandı.
Temalar
Marijke Hanegraaf, birçok izlenimin ortasında kendine sadık kalma arzusunu anlatıyor. Göz ve kulakla yapılan gözlemler, şiirinin olmazsa olmazıdır. İnsancıl bir şiir olan bu eser, başkaları ve çevreleri hakkında bir şeyler anlamaya yöneliktir.