Sessizce iç uçuruma kapanıyor gözlerim

Uyku açılıyor bakışlarımda

Işıklarla yıkanan zaman köprüsünden yürüyorum

Tek gözlü kartalın yanından geçiyorum

Çok geniş cam şişelere doldurduğu iç çekmeler, yakarışlar

Varlığını hep işitegeldiğim yaşam tutulmasının yankıları

Can sıkıntılarından nasıl bir yuva yaptıysa düş

Mutluluğu da aynı saman alevinden örüyor

Yalnız biri kendine içkin, öteki ötekine

Ona bakarken ölçüsüz rüzgârların uğultusuyla inliyor kulaklarım

Yemyeşil rüzgârlar esiyor

Apak kristaller batıyor dudaklarıma

Gökyüzünü bir monokl olarak takıyorum gözüme

Düş maddesi işliyor içime

Çağdaş lezzetler metruk evinde,

Tek gözlü kartal yastığa sarılı mektupları üflüyor

Harf harf dökülüyor

Kar kar yağıyor karanlık

Gözlerim açılabilsin diye ertesi duyguya

Öksürük tutuyor odaların eşiklerini

Pirinç tozu püskürüyor kapıların ağzından

Terim annem kokuyor

Oysa gözlerim mavi akıyor

Haylaz çocuklar doğuran ışık yağıyor yukarıdan

Mükemmel yüzen şüphenin yırtıcılarını çağırıyor

Eriyik halindeki dünyanın yağmurunda

Açılıyor görsel partikül denizi

Aniden kayboluyor yüzüm, ayaklarım

Kadife gecenin siyahında bakıyorum ellerime

Hâlâ yerinde duruyor bensiz

Uyku kaçıyor parmaklarımın arasından

O an görüyorum

Birbirine ne kadar çok benzese de ellerim

Birbirlerine o kadar uzak akraba

Derya Derin