Birinci martı geçerken sesini duydum annemim

kabaran güneşe çocuk halini ezberletiyordu,

Mavi gözlü ağabeyler vermemişler bir avuç özgürlük

Saray görmüş iktidara bürünmüş baba bağırıyor

şurayi devlete katip mi olacak

Okula giderse kız

şurayi devlete katiplik mi yapacak

tükürdü yüzüne baba

sedir kur

çeyiz yap, iğne oyası işle yuvarlak organze kumaşa

Sandığını doldur taşır, kısmetin kapıda belirirken evlen

Gözegelen kız

Şurayi devlete katip mi olacak

yakası kolalı gömlek giyer kayınbiraderle kayınpederin

Ütü elinde kolalar sulu kalın

İkinci martı geçerken dereyi hatırladı annem

Sokağın kenarında tahta perdenin arkasında

Çamaşır yıkardı annesi, uzun donlar beyaz havlular

Dere tanır hepsini, tahta perde söyler

Korkak kelimeler ağıza saklanır çamaşır boyu

Dişler kilitli, tebessüm dört dilde günah,

Sokak dört kız, sokak dört dille konuşan anne

Ev kör oyun ev çil yatak ev kara çarşaf ev sarı salya

Çamaşırda dört kız bir ana bir de ben

giden suya karışmaya meyilli dört sokak

dört sesli kız

Aşağıda dili gömülü, eteğine gün değmemiş ana

Cumbadan camı tıklayan aklı sarıklı baba

Şurayı devlete dolanmış sıralı sırasız

dört kız alfabesiz, bir ana dilsiz

Birinci martı geri döndüğünde gözünü kapadı annem

İkinci martı geri döndüğünde gözünü kör etti

Gözünün nurunu bana uzattı

iki yanıma kattı

Şimdi ben dört kızkardeşim hem başka dildeki ana

Hem şurayi devlete katip

Nükhet Eren