Arkadaşımın dedesi şairmiş
Tekirdağ’da ahşap bir evde yaşarmış
Saklarmış yazdığı tüm şiirleri bu evde
Geçirirmiş arkadaşım yazları dedesiyle
Açıl susam açılırmış kapılar
Savrulurmuş dedesinin ağzından sırlar
Hiç gitmediği yerlere gidermiş onunla
Hayallere dalarmış mısralar arasında
Hem Fransızca hem Osmanlıca bilirmiş dedesi
Yanı o zamanın tam bir entelektüeli
Kitapları varmış kendi tercümesi
Tadından tuzundan yenmez, biraz da ruhu serseri
Bursa’ya gidiyorum der, Paris’ten dönermiş
Herkes merak içindeyken o müzeleri gezermiş
Asmış bir gün duvara Avni Lifij portresini
Bu benim demiş, kandırmış arkadaşımı
Hep inanmış arkadaşım dedesi olduğuna
Okumuş uzun uzun otobiyografisini kitapta
Dedesi bir dev duvarlara sığmaz
Acımasız zaman iz bırakmaz
Bir yangın alıp götürmüş ne varsa Tekirdağ da
Şiirler kül olmuş karışmış rüzgarlara
Bir tek Mesnevi kitabı kalmış arkadaşımda
Senelerce beklemiş diğer eşini umutla
Bulmuş ikinci Mesnevî’yi arkadaşım kuzeninde
Onun da haberi yokmuş bu emanette
Şimdi hatıralar birleşir yeniden bir yaz gecesinde
Kim bilir canlanıverir arkadaşımın öykülerinde
Alev Ramiz