“Erkeklerin ve kadınların yer değiştirdiği bir dünya kimse birbirinden üstün değil anlamına geliyor olabilir mi?”

Oyunumuzun konusu ismiyle oldukça paralel. Kadınların ve erkeklerin tam tersi davranış sergileyerek yer değiştirdikleri bir konu içeren oyunun işleyişi modern bir konu. Aslında Tersine Dünya,  bir tiyatro oyunu değildi. Orhan Kemal tarafından 1968’de yazılan bir kitaptır ama sonradan uyarlanarak filmi ve tiyatro oyunu çıkmıştır. Eser, 1993 yılında aynı adla  sinemaya uyarlandı. Mustafa Gültekin tarafından tiyatroya uyarlanarak 1994’te Turgay Kantürk’ün yönetiminde Bakırköy Yunus Emre Sahnesi’nde, 2015’te İstanbul Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen eser, 2016 yılında ise Engin Alkan tarafından tiyatroya uyarlanarak Bursa Nilüfer Belediyesi Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir.

Tiyatro başrollerde olan Süleyman, oğlu ve karısı Bitirim Leyla arasında geçen olaylardan bahsetmektedir. Bitirim Leyla olarak adlandırılan karakterimiz genellikle biraz sarhoştur. Süleyman ve oğlu bazen karısından şiddet görmektedir. Bana kalırsa oyundaki bu sahne ilginçti. Günümüzde bu tür şeylere alışık değiliz, gündemin tam tersine bürünülmüş ve içerik olarak güzel.

Leyla’nın eve yine geç ve sarhoş geldiği bir gün gelişen birtakım olayların arasında komşusunun oğluna göz diken Leyla ile karşı komşu çocuğunu arasındaki ilişkiyi fark eden Süleyman ortalığı ayağa kaldırır. Bu senaryoda kadınlar ve erkeler yer değiştirdiği için kadın milletinin tanımı tamamen günümüz bazı karaktersiz erkeklerle aynı. Söze dökmek gerekirse olaylardan sıvışan, şiddet uygulayan, karaktersiz ama evin direği ve aynı zamanda kocasına âşık ama takıntılı ve birazda sarkıntılık eden, kıskanç bir kişiliği sahipler diyebiliriz. Ayrıca bu kişi birebir olarak “Bitirim Leyla”dır. Aynı zamanda devam eden bir rol içerisinde bulunaraktan oynanan oyunun diğer bir karakter tanımı ise erkek milleti. Tanımı oldukça günümüz bazı kadınlara benzeyen evde çamaşır, bulaşık, ütü, çocuk bakımı, yemek vs. işlerle uğraşan ev adamı olarak adlandırabileceğimiz ama karılarını âşık ve özgüvensiz bir de şarkıya dayanamayıp göbek atan kişilikler olarak tanımlayabiliriz. Bu kişilikle uyuşan kahramanımız ise Süleyman’ın ta kendisidir.

Oyunun başlarında, ne kadar bazı kişiler ve olaylar günümüze benziyor desem de şimdiye göre farklı. Belki 1970-80 olabilir. Çünkü günümüzle aralarındaki fark kadınların kendi ayakları üzerinde durabilip kendini ezdirmeyen bir yeniliğe ve özgüvene sahip olmasıdır. Ya da biz öyle zannediyoruz.

Konusuna gelirsek biraz da komedi içeren bu oyunda bence kadın ve erkeğin eşitliğine dikkat çekmek istenmiştir, evet belki konu içerisinde eşitlikle alakalı herhangi bir söz oyunu geçmemiş olabilir ama bence konu özünde bundan bahsediyor yani erkeklerin ve kadınların yer değiştirdiği bir dünya kimse birbirinden üstün değil anlamına geliyor olabilir mi?

Oyunun sonunda, belki bu tiyatro oyunun ilk başlarındayken anlamayabilirsiniz ya da saçma bulabilirsiniz oysaki sonunda öyle bir anlam yüklüyorsunuz ki… İlk başlarda tahmin ettiğim gibi bu oyun kesinlikle kadınlara ithaf eden bir oyun. Kadınların şiddet görmesi ve eşitsizliğin bir simgesi olduğunu düşünüyorum. Tanıtım yazısında dediği gibi.  “Tersine Dünya”; kadın ve erkek rollerini ironik ve eğlenceli bir üslupla tersine çevirerek, gündelik ilişkilerden, namus kavramına bizi cinsiyetler üzerine ezberlerimizle yüzleştiriyor.

Açıkçası oyunun başlarındayken 1970-80 yıllarında zannetmemim sebebi kadınların gündemdeki durumları… Artık kafamız gündelik hayatımızla o kadar dolu ki etrafımızda gelişen birçok olayı fark etmiyoruz. Tiyatro oyunun sonuna geldiğimde aslında kadına şiddet sayının ne kadar fazla olduğunu fark ettim. Ülkemizde her ne kadar kadına şiddet oranı azaldı en azından eski zamanlara göre desek de asıl önemli olan şeyi kaçırıyoruz. Var mı var, devam ediyor mu ediyor. Sadece bir fark var geçmişle aramızda, artık bilinçliyiz aramızda hala soysuzlar yaşasa da biz bunun bilincinde ve farkındayız kısaca söyleyebileceğim tek bir cümle var burada. “Kadına el kalkmaz.”

                                                                                             Alara Cemre Şimşek