Açsa, gök aydınlanırdı
Açardı karanfil kızıllığında
Açmıyordu
Ağlamaya hazır tehditkar bulutların içinde gök mavisi gözleri
“Ben” diyordu
Ben…
Titrek dudaklarıyla
Gök mavisi gözleri eğikti başında
Henüz çiçekten arınmış dal gibi başını usulca doğrulttuğunda
“Ben” diyordu
Sadece ben
Gök mavisi gözlerinde simsiyah ruhu
Rüzgarlı, leylak kokusu çatlamış titrek dudaklardan dökülen “Ben”
Satırsız
Günsüz
Özsüz
Ölmeye konan kelebek ürkekliğiyle usul usul açtı gök mavisi gözlerini
Bir yangın kırmızısı, turuncusu, sarısıydı
Gök mavisi gözleri şimdi
Uzun, ipek kirpiklerine tutundu
“Ben” dedi
…
“Sen” dedi. Öteki
Evet, “Sen”
…
Anlat dedi, öteki
Gök mavisi gözlerinde bulutlar kümelendi
Siyah, mavi, gri
Yutkundu,
Harflerimi kaybettim,
Hazsız, dokunuşsuz, danssız
Sahnesiz
Zeminsiz
Meçhulüm
Hangi “yer” o şimdi
Bulabildiğimde,
Gökyüzüne bakacağım
Anlayacağım
Anlatacağım…
Fatoş Öcal Kara