UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN BİR YAZAR; KERİM KORCAN
(Doğumu 31 Ocak 1918 Aktefek Köyü- ADAPAZARI- Ölümü: 9 Kasım 1990- İSTANBUL)
Asıl adı Abdülkerim Korcan’dır. Babası Adapazarlı saat tamircisi Murat Korcan’dır. Bulgaristan’ın Kavarna köyünden göçen bir ailenin çocuğudur. 1932 yılında ilkokulu dördüncü sınıftayken bırakmıştır. Çocukluk yaşlarından itibaren çeşitli işlerde çalışmış, köyünün düşman işgaline uğramasıyla birlikte ailesiyle Eskişehir’e göçmüştür. Savaş sırasında düzenli bir eğitim göremediği için ilk eğitimine Demiryolları Çırak Okulu’nda başlamıştır. Yoksulluk nedeniyle eğitimine devam edememiştir. Daha sonra İstanbul’a göç etmiştir. Gençlik yıllarından itibaren devrimci fikirlerle tanışan yazar, Türkiye Komünist Partisine (TKP) üye olmuştur. Aynı zamanda TKP’nin Tophane Mıntıka Komitesi’ne bağlı bir hücrenin üyesi olarak görev yaparken, Küçükpazar’da Kitapsevenler adında bir dernek kurmuştur.
1938 yılında İstanbul’da berber kalfası olarak çalışırken, gizli örgüt kurduğu iddiasıyla Nazım Hikmet’le birlikte Donanma Davası’nda yargılanmıştır. 12 yıl hapisle cezalandırılan yazar,1938-1948 yılları arasında 10 yıl hapishanede tutulmuştur. 10 yıl kaldığı Sinop Hapishanesi’nden 1948 yılında tahliye edilmiştir. Ardından askere alınmıştır. 1953 yılında Zübeyde Hanım’la evlenen yazarın, Sabah, Yıldız ve Sema adlı çocukları dünyaya gelmiştir. 1954 yılında kurucuları arasına katıldığı Vatan Partisi yöneticileriyle birlikte yargılanan Korcan, 1957 yılında tutuklanmış iki yıllık tutukluluğun ardından 1959 yılında beraat etmiştir.
İşçi sınıfının sıkıntılarını, yoksulluğu ve adaletsizliği anlatmıştır
Ailesini geçindirebilmek için Kartal’da bir fabrika önünde işçilere peynir, ekmek ve zeytin satarak yaşamını sürdürmüştür. Marangozluk ve kitapçılığın yanı sıra yazarlığa da devam etmiştir. Usta yazarları takip ederek edebi alt yapısını geliştiren Korcan’ın en çok okuduğu yazarlar, Evliya Çelebi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Rıza Tevfik, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Kemal Bilbaşar, Sait Faik ve Faik Baysal’dır. Şiirlerinde en çok Nazım Hikmet ve Mehmet Akif’in etkileri görülür. Kendisini yazmaya ilk teşvik eden kişinin Kıvılcım Kütüphanesi’nin kurucusu Hikmet Kıvılcım olduğunu söylemiştir. 1962 yılında düz yazıya geçmesiyle birlikte şiir yazmayı bırakmıştır. Eserlerinde uzun yıllarını geçirdiği hapishanede tanıdığı insanları gözlemleyerek toplumsal aksaklıkları, işçi sınıfının sıkıntılarını, yoksulluğu ve adaletsizliği konu edinmiştir. Hamdi Şamilof, Nuri Tahir, Ali Kapan gibi arkadaşları yazdıklarının amatör olduğunu belirtmiş, yazar bu eleştirileri yerinde bularak daha iyi yazma konusunda kendisini geliştirmiştir. Halkın yanında bir yazar olma kimliğini de her zaman korumuştur.
Hapishaneden çıktıktan sonra Çetin Altan, Hasan Pulur, Abdi İpekçi, Nadir Nadi, Adnan Tahir ve İlhan Selçuk tarafından yazma konusunda teşvik edilmiştir.
Dünya Edebiyatını yakından takip eden yazar, Tolstoy, Gogol, Gorki, Şolohov, E.M.Remarque, Emile Zola, John Steinbeck, I. Silone gibi yazarları okumuştur.
Edebiyat tarihinde iz bırakan karakterler yaratmıştır
Yaşamı boyunca çeşitli dergilerde mektupları, senaryoları yayımlanmış, el yazmaları, daktiloları, senaryo müsvetteleri, roman taslakları, gazete yazıları, saatleri ve tarakları günümüze kadar korunarak bazı anmalarında sergilenmiştir. Yazarın gözlemciliğinin yapıtlarında önemli bir rolü vardır. Çevresinde tanıdığı kişileri ve yaşadığı toplumu gözlemleyerek yarattığı karakterler, edebiyat tarihimizde iz bırakacak niteliktedir. Özellikle Linç romanındaki Arap Kadir, İdamlıklar’daki Ayancıklı Ömer, yazarın Türk Edebiyatı’na kazandırdığı önemli tiplerdir. Tatar Ramazan adlı hikayesindeki Ramazan karakteri de halkın beğenisini kazanmış önemli bir karakter olarak dikkati çeker. Yazar yaşamı boyunca işçi sınıfının haklarını gözetip, savunmuştur. Ancak bu tavrı nedeniyle çeşitli baskılar görmüş ve tutuklamalar yaşamıştır.
Yazarların her zaman değişime ve gelişime açık olması gerektiğini düşünmüştür. Halkın sorunları ve sıkıntıları işlediği konular arasındadır. Kendi dönemindeki hikaye ve roman türünün daha da gelişmesi gerektiğini belirtmiştir. Bir yazarın toplumun içerisinde yaşayıp, kendisini toplumdan soyutlamaması gerektiğini dile getirmiştir. Ancak böylelikle bir yazarın çağdaşlarına ulaşabileceğini düşünmüştür. Eserlerinde yerel kullanımlara, argo sözcüklere, atasözleri ve deyimlere sık sık yer vermiş, bu canlı üslup birçok edebiyatçı tarafından da beğeniyle karşılanmıştır.
Yazın yaşamına 1962 yılında Köse Kadı adlı hikayesiyle başlamıştır.Hikaye, roman, şiir, anı ve tarih türlerinde eserler yazmıştır. Köse adlı röportajıyla 1962 yılında Karacan Armağanı yarışmasında ikincilik ödülünü almıştır. Linç adlı romanı büyük ilgi görmüş, sinema ve tiyatroya da uyarlanmıştır. 1970 yılında Bilge Olgaç tarafından senaryolaştırılan Linç adlı roman, aynı adla filme çekilmiştir. Filmin oyuncularından Emir Karahan, filmin sansüre takılıp gösteriminin engellenmesine, “Film linç edildi.” diyerek tepki göstermiştir.
“Alçak Bir Dönemden Geçiyoruz“
Osman Şahin, doğumunun 88. Yılında yapılan anmada yaptığı konuşmada Kerim Korcan’ın Nazım Hikmet’in şiirlerini okuduğu için yargılandığını belirterek “Alçak bir dönemden geçiyoruz, Kerim Korcan gibiler unutturulmaya çalışılıyor” demiştir.
Aynı anma sırasında söz alan Güngör Gençay da “Ben Kerim Ağabey’in eserlerinin yeterince değerlendirildiğini zannetmiyorum” diyerek eserleri defalarca sinemalarda, tiyatrolarda oynanmış bir yazarın yapıtlarındaki sınıfsal tabandan dolayı burjuvazi tarafından yok sayılmaya çalışıldığını ifade etmiştir. Gençay’ın yazara ilişkin şu ifadeleri dikkate değerdir: “Bütün eserlerinde sınıfsal bir taban vardır hep. Gerici bir ortamı bile anlatsa Kerim Korcan, o ortamdaki ilerici unsurları bulup çıkarmış ve öyle anlatmıştır. Bu da onun çok önemli sayılması gereken bir özelliğidir.”
Şair Sennur Sezer Kerim Korcan’ın yapıtları için şu yorumu yapar: “Anlattıkları kadar anlattığı biçim de önemlidir.“
Doğan Hızlan ise, yazarın en önemli özelliğinin keskin gözlem gücü ile hapishane düzenine dair yargılarının doğru olmasının etkisi olduğunu belirtmiştir. Tarık Dursun K. ise Korcan’ın çarpıcı gerçekçiliği romanın tezgâhında pişirerek verdiğini dile getirmiştir.
Faşizme karşı mücadelenin önemine vurgu yapar
Korcan, 1974 yılında yaptığı bir röportajda yazarlıkla ilgili düşüncelerini dile getirir. Sanat ve sanatçıya düşen görevlerin hem dünyada hem de ülkemizde hayli ağırlaşacağını söyleyen yazar bu bakımdan her alanda uyanık olunması, küçük hesaplardan uzaklaşılması gerektiğine dikkat çekmiştir. İnsanların birbirine saygı ve sevgi duymasının önemine vurgu yapan yazar, faşizme karşı mücadelenin önemine de dikkat çekerek tarihimize sahip çıkılması gerektiğini belirtmiştir.
1974 yılında Yansıma dergisinin 26. sayısına verdiği röportajda ise cezaevi gerçeğini yansıttığı yapıtlarıyla ilgili sorulan bir soruya şu yanıtı vermiştir: “Ben, üniversite kürsüsünde vatandaşların, hak, hukuk, eşitliği için ağlayan ama, içeride insanların anasını ağlatan adaleti, tekmil ders uygulamalarıyla mahpushane cürmü meşhut ettim, suçüstü yakalandım. Madem ki adalet mülkün temelidir, ben de toplum sorunlarına başlangıç olarak oradan yanaşmayı uygun buldum. Başkaları ne düşünür bilmem, iyi bir giriş yaptığım inancındayım ve devam etmek de isterim.”
Tatar Ramazan adlı öyküsü tiyatroya uyarlanmış, 1976 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenmiş ve M. Ülgen tarafından filme alınmıştır. Bu öykünün başarılı bir şekilde sinemaya uyarlandığını söylemek yanlış olmaz. Tatar Ramazan adlı filme, Ankara Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği İnsan Hakları konulu yarışmada birincilik ödülü verilmiştir.
1990 yılında uzun yıllar hapishanede tutulmasının etkisiyle yakalandığı kanser hastalığına karşı verdiği mücadeleyi kaybederek yaşamını yitirmiştir. İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanmıştır.
ESERLERİ:
ROMAN:
Linç (1967), İdamlıklar (1971), Ter Adamları (1975), Dimitrof Geçiyor (1978), Patrona (1983), Ateşten Köprü (1989), Harbiye Kazanı (1990), Ölüm Pusuda (1990)
HİKÂYE:
Tatar Ramazan (1969), Canlı Bayraklar (1985), Acılar Çemberi (1990)
ŞİİR:
Ey Gaziler (1989)
ÇOCUK KİTABI:
Capon (1990)
HAKKINDA YAZILANLAR:
TDE Ansiklopedisi (Cilt 5), Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü- Seyit Kemal Karaalioğlu (1982-2.Basım), Yurt Ansiklopedisi Cilt. VIII (1982-1983), Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü- Behçet Necatigil (1998, 18.Baskı), Şairler ve Yazarlar Sözlüğü, Şükran Kurdakul (Genişletilmiş 6.Baskı 1999), TBE Ansiklopedisi (2001)
Hakan Kizir
KAYNAKLAR:
1) Kerim Korcan- Biyografya.com
2) Unutturulmak İstenen Bir Yazar- Evrensel.net
3) Kerim Korcan Kimdir? Hayatı ve Eserleri- türkedebiyatcilar.net
4) Kerim Korcan- Kidega.com
5) Kerim Korcan’ın Eserleri ve Edebiyatımızdaki Yeri- Ertan Erol- Nobel Akademik Yayıncılık