Papirus Dergisi Kasım Aralık 2016 sayısında yayınlanmıştır.

Hamlet adlı tragedyanın, o güne kadar basılmış olan kitaplarda var olmayan 600 yeni kelimeye sahip olduğu, ilk oynandığı yılın ise 1600 ya da 1601 olduğu söylenmektedir. Avrupa Rönesansı’nın en değerli şair ve oyun yazarı İngiliz diline 1700 civarı sözcük eklemiştir bazı kaynaklara göre. Onu bütün zamanların en çok tanınan ve okunan yazarı yapan unsurlar üzerine sayısız araştırmalar yapıldı ve yapılıyor. Yeteneği yanında yaşadıklarının da benzersiz kıldığından yola çıkarak doğup büyüdüğü çevre ile Kraliçe Elizabeth ve Kral I.James dönemlerine göz atmanın faydalı olduğu kanısındayız.

William Shakespeare’in doğduğu Stratford, Londra’nın yaklaşık 160 kilometre kuzeybatısında yer alan, Avon nehrinin geçtiği bir şehirdir. 16. yüzyılda pazar yerinin kurulduğu şehir aynı zamanda büyük festivallerin yapıldığı, farklı tiyatro kumpanyalarının geldiği bir noktadadır. Elizabeth dönemi tiyatro oyunları Katolikliği özendirmeyecek ve Roma’yı övücü hiçbir unsur barındırmayacak şekilde oynanmak zorundadır. Çünkü dönemin kilisesi Protestan’dır. Shakespeare’in, eldiven imalatçısı, meclis üyesi ve başkanı olan, yün işi ile uğraşan babasının çok yönlü ve etkileyici biri olduğu açıktır. Hem Katolik hem Protestan denebilecek biridir. Daha sonra Elizabeth dönemi ticari kurallarına uymadığı için yargılanan ve tüm varlığını kaybeden bir babadır aynı zamanda. Annesi toprak ve paradan oluşan bol çeyiziyle kültürlü Arden’den gelmiştir. Resmi Protestan inancına geçildiği, ani değişimler, gerilimler ve belirsizlik yanında vebanın ortalığı kasıp kavurduğu yıllarda şehrin Gramer okuluna giden Shakespeare, gizli Katolik öğretmenler tarafından eğitilir. 18 yaşındayken, özgür davranışlı ve kendinden büyük olan bir kadınla, kadın hamile kaldığı için evlenmek zorunda kalır. Üç çocuğunu geride bırakıp bir tiyatro kumpanyasının oyuncusu olarak yangın ve ayaklanmalar yanında vebanın öldürdüğü ama her türlü eğlencenin bulunduğu, Avrupa’nın üçüncü büyük kenti Londra’ya geldiği düşünülmektedir. Meydandaki darağaçlarında sıradan suçluların sallandığı, mimarisi güzel köprüsünde soyluların kesik başlarının sıralandığı Londra’ya. Marlowe, Nashe, Kyd, Greene gibi bohem hayatın içindeki başarılı yazarlarının renkli ve korkutucu yanlarını yirmili otuzlu yaşlarda öğrendiği Londra’ya. İçlerinden birinin onu “türedi karga” olarak isimlendirmeye varan acımasız eleştirileriyle karşılaşır ki, daha sonra onu unutulmaz karakteri Fallstaf’a dönüştürdüğü söylenir. Southampton Kontu’na yazdığı iddia edilen ilk soneler, aşkın gerçek- suret dönüşümleriyle Divan şiirini getirir aklımıza.” Zamanla savaşırım senin sevgin uğruna / O seni kemirse de ben can veririm sana.” (15. Sone) Elizabeth döneminde erkekler arası tutku çok yadırganan bir durum değildir. Aynı konta iki anlatı şiirini –Venüs ile Adonis ve Lükres’in İğfali– ithaf eden Shakespeare, hem baskılara karşı korunma hem de geçimini sağlayacak maddi ödül için bu soylu kişinin himayesini talep etmektedir. Sonelerin ilk 126 tanesi sarışın ve soylu gencedir, ondan sonrası ise yine kim olduğu bilinmeyen esmer kadına yazılmıştır. Soylu kişilerin himayesini anlamak için dönemin önemli tiyatro gruplarının adlarına bakmamız yeterlidir. Derby Kontu’nun Oyuncuları, Hertford Kontu’nun Oyuncuları, Sussex Kontu’nun Oyuncuları, Bahriye Nazırı’nın Oyuncuları, Kraliçe’nin Oyuncuları ve Shakespeare’in oyunlarını yazdığı Başmabeyinci’nin Oyuncuları. Her bir kumpanyanın oyun yazarları başka oyunların hikâyelerini aşırmakta hiç tereddüt göstermezler, yeter ki yeni bir veba salgını oyunları tekrar durdurmasın. Saraya yakın adamların koruması altında olmak tiyatrolara uygulanan sansürü engellemez. Sansür konusuna gelince, Shakespeare’in bilinen yegâne el yazısının, yasaklanmış bir oyunun bugüne kadar kalabilmiş elyazması metninin satırlarında olduğunu söylemeden geçmeyelim. Sir Thomas More adlı oyun, yabancılara duyulan öfkenin bir biçimde yatıştırılmasını anlattığı için sakıncalı bulunmuştur. Sahneye konulamayan bu elyazmasında bir kaç farklı yazarın katkısı görünmektedir. D Eli olarak adlandırılmış bölümdeki üç sayfanın Shakespeare’e ait olduğu tespit edilmiştir. Yazar, yabancıları sürgün etmeyi sivil hakların ortadan kaldırılması olarak görmektedir.

“O biçare yabancıları seyrederken hayal edin kendinizi.

Ellerinde bohçaları, sırtlarında bebeleriyle

O liman senin bu liman benim, kıyı kıyı süründüklerini.”

Elizabeth sonrası gelen yeni hanedanın kralı I.James büyücülük üzerine bir kitap yayınlar. Metafizik inançlar, ona bağlı gelişen politik iddialar ve büyük korkuların yer aldığı ortamlardan söz edilmektedir artık. Mahkemeler sanık cadılara ilişkin soruşturmaları yürütür. Shakespeare ise yeni oyunlarında karşısına çıkan bu unsurları kullanacak, etkileyici ve sıra dışı tragedyalarını yazacaktır. Son üç oyununu Fletcher’la birlikte yazar. Ölümünden birkaç yıl sonra basılan oyunları için yazdığı önsözde yazar Ben Johnson “Bir döneme değil, tüm zamanlara aittir o” der.

38 oyun, 154 sone ve anlatı şiirlerinin sahibi olan büyük şairin ölümünün 400. yılındayız ve Papirüs dergisinin Kasım-Aralık 2016 sayısının dosya konusu Shakespeare oldu. Edebiyat grubumuz 2015 Kasım’ından başlayarak sekiz ay süreyle ondan fazla oyununu okudu, bugün yaşananlarla karşılaştırdı, kendine yakın olan oyunu ve karakteri belirledi. Okudukça meraklar arttı, daha fazlasını bilme arzusu çoğaldı.

Edebiyat atölyemizden, Ayşegül Ayman iktidar üzerinden, Mukaddes Erdoğdu ise toplumsal cinsiyet bağlamında Shakespeare’e yaklaştılar. Gülayşen Erayda, Yasemin Öztürk ve Zeliha Özer kurgusal çalışmalarıyla Shakespeare oyunlarını şimdiki zamana getirirken, Gökhan Yesari, Mark Twain’in Shakespeare’e yönelik kuşkularını taşıyan kitabını tanıttı. Papirüs’ün 19. sayısına üç akademisyenin katkıda bulunması ise başlı başına dikkate alınması gereken bir nokta. Bülent Bozkurt uzun yıllar Hacettepe ve Bilkent Üniversiteleri İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinde Shakespeare dersleri vermiş, yirmiden fazla Shakespeare kitabını ve bir biyografik çalışmayı yaptığı çevirilerle Türkçeye kazandırmış. Bülent Bozkurt ile Shakespeare çalışmaları ve Türkçe tercümeleri üzerine “Filiz Bilge” ile konuştuk. Stephen Greenblatt, Harvard Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı ve Rönesans dersleri vermekte olan yeni tarihselci ekolün temsilcisi bir yazar. Shakespeare üzerine birkaç çalışması yayımlanmış. Kasım 2015’de yayımlanan Muhteşem Will kitabı üzerine kendisiyle internet üzerinden söyleşi gerçekleştirdik. Çalışma ve sorular Şaheser Yılmaz tarafından hazırlandı. Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde Shakespeare derslerini veren Ayşe Nur Demiralp ise hem atölyemizin konuğu oldu hem de Shakespeare’in tarihi oyunları üzerine bir yazı hazırladı.

Seslerin ve sözlerin kısılıp kapatıldığı, özgürlüğün alaşağı edildiği şimdiki zamanda Shakespeare bir dizesiyle sesleniyor:

“Özgürlük dışarıdaysa sürgün sizin yanınızdır.“

Nükhet Eren

Shakespeare Dosyası