Ursula K. Le Guin’in dünyaca bilinen Mülksüzler adlı romanı 1974 yılında yayımlanmıştır. Yazar iki farklı gezegen üzerinden kurguladığı Mülksüzler‘in tahayyül dünyasını, efsanevi kişilik Lao Tzu’nun Tao Te Ching öğretisine de yaslamaktadır. 1960’ların sonlarından itibaren Batı Dünyasının ilgisine mazhar olan, Şark Kültürü içinde yer alan Taoculuk, günümüzde de yol gösterici olmaya devam etmektedir. Ursula K. Le Guin, M.Ö 600 ile M.Ö 500 arasındaki yüzyıl içinde geleneksel şeklini aldığı kabul edilen Taoculuğu, 1997 yılında yazdığı kitapta bizzat kendisi yeniden yorumlayacak kadar da içselleştirmiştir. Bunun için -kimi kaynaklarda- elli yıl çalıştığı şeklinde bilgiler de yer almaktadır. Bu yazıda Mülksüzler, titizlikle ve uzun bir zamana yayılarak yapılan Lao Tzu – Tao Te Ching çalışmaları sonucunda Ursula K. Le Guin tarafından kaleme alınan 82 maddelik “Yol ve Erdem” kitabı esas alınarak değerlendirilmektedir. Roman okunmaya başlanıldığında kullanılan dil ve akıcı üslubu yüzünden rahatça akıp gitmektedir. Ancak tekrar tekrar okunup kurgu metindeki katmanlara inilmedikçe iç içe geçmiş Anarşist ve Taocu kökleri bulmak mümkün değildir. Aşağıda alıntılanmış Mülksüzler ile Lao Tzu – Tao Te Ching metinleri arasındaki paralelliklerde bu katmanlar aralanmaya, gösterilmeye çalışılmıştır. “Merhamet, İtidal, Tevazu” düsturuna dayanan Tao’cu etki, yazarın diğer kitaplarında ve özellikle de Rüyanın Öte Yakası adlı romanında daha bariz bir şekilde görülmektedir.

Tao Te Ching yaşam öğretisinin “yazarı” Lao Tzu, efsanevi bir kimlik olarak bilinmektedir. Ozan Homeros’un İlyada ve Odysseia eserlerinin kolektif kimliğinde olduğu şekilde Tao Te Ching “Manzumeleri”nin de, bugün okuduğumuz halini alması, Lao Tzu’nun yaşadığı kabul edilen dönemden birkaç yüzyıl sonrasına dayanmaktadır. Hem Lao Tzu hem de Homeros’un eserleri usta-çırak ilişkisi içinde nesillere yayılan lonca geleneğinin birer örneğidir. Antik Yunan’a benzer şekilde, Tao Te Ching’in her şiiri aynı zamanda etik bir önermedir. Sadece bir töre-ahlak sistemi olarak değil, kendi iç benliğine, karakterine (ethos’una) sadık kalma, uyumlu olma manasındadır da. Taoculukta iç benliğin Yol’u ile bir kavmin, ülkenin, insanlığın yolu birbirinden ayrılamaz. Tao doğadan, evrenden eski olan ana kaynaktır. Evrenin ve doğanın kökleri bu kaynağın içinden çıkmaktadır. Bu dünya üzerinde bildiğimiz her şey bir zıtlar birliği olan Tao’dan gelmektedir: Yin ve Yang; Ay ve Güneş; Dişi ve Eril; Karanlık ve Parlaklık; Soğuk ve Sıcaklık mutlak değildir. Zıtlıkların yapısında var olan bir çeşit enerjinin başlattığı zincirleme etkileşimler üstünden birbirlerini var ederler. Bir şey ortaya çıkarken yok oluşunu da birl­ikte getirir. Her şey zıddıyla var olur. Bilgi cehaletle, iyi kötüyle karşılaşınca ortaya çıkar. Yolculuk yaparken yolda yatay ya da düşey değil, dairesel bir şekilde ilerlemek ve yuvaya dönüş önemlidir.

Mülksüzler çok iyi kurgulanmış ve farklı felsefi kaynaklardan beslenerek oldukça uzun bir hazırlık süreci sonunda ortaya çıkmış bir romandır. Bu yazı hazırlanırken metin içinde birden fazla yolculuk yapılmıştır. Tao’cu etkileşimlerle Anarşist bakış açısının yerleştirildiği bölümler iyice iç-içe geçmiş ve ustaca kaynaştırılmış durumda olduğu için ayırt etme çabası sonucunda gelinen yer alışılmadık olarak değerlendirilebilir. Sonuçta bu kısa makalenin konusu olan Mülksüzler‘de bulunan ayırt edici Tao’cu etkinin yer aldığı bazı kısımlar ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

Ursula K. Le Guin’in 1998 tarihli bir söyleşisinde şöyle diyor “Lao Tzu’nun Taoculuğu nasıl yaşamak gerektiği ile ilgili. Oldukça uygulanabilir şeyler. Bütünüyle anarşist, kesinlikle hiçbir şeye saygısı yok. Seksen iki kısa şiirden oluşuyor, tüm hayatınız boyunca kafanızda evirip çevireceğiniz, sizi geliştirmeyi asla bırakmayacak türden şeyler” ( Lao Tzu, T23; S: 51)

Shevek kaçak bindiği uzay gemisinin penceresinden Anarres’i soluk taştan dev bir düzlük olarak görünce: Yalnızca kendi mutlak yalıtılmışlığının farkına varmıştı. Ölmek, kendini yitirmek ve diğerlerine katılmaktır. Ursula K. Le Guin Mülksüzler ütopyasını, Tau Ceti yıldız sisteminin Urras gezegeninin A-İo ülkesinde doğan bir düşünür olan Laia Odo’nun gerçek yolculuk geri dönüştür düsturu üzerine inşa ediyor. Odo karakteri Tao’cu düşüncenin kadın ustasıdır, romandaki olaylardan yüzyıllar önce yaşamıştır. Romanın başkarakteri fizikçi Shevek buluşunu -bir fikir, bir söz, bir tehlike- kendini oluşturan özgürlük fikrini paylaşmak için, yaşadığı Anarres’den, yıllar önce göç ettikleri Urras’a gidiyor ve tekrar Anarres’e dönüyor.

Romandaki Anarres ve Urras’ı anlatan sayfalardan bazı bölümler aşağıdaki şekilde Tao’cu mesellere iliştirilmiştir.

Bırakın kendinizi yola..

Kayba verin kendinizi,

Kaybolduğunuzda evinizde olacaksınız.

Güvenmemek güvenilmemektiri düşündü. O ise kendini kurtarmış, diğerlerini yitirmişti. (Mülksüzler; S: 13)

Giderken kendisini destekleyen eşi Takver ve çocuklarının, dostu Bedap’ın yanı sıra yaptıklarını onaylamayan bir kitleyi de geride bırakıyor. Bu yolculuğun hikâyesi de denilebilir Mülksüzler‘e. Roman boyunca Shevek’in yaşadıklarından ve şu an yaşamakta olduklarından yola çıkarak bir eski dünyaya yolculuk, bir yeni dünyaya tanıklık ediyoruz.

Dünyada ne kadar kısıt ve yasak olursa, o kadar yoksullaşır insanlar.

Ülkede ne kadar çok uzman varsa, işler o kadar içinden çıkılmaz olur…

O yüzden bilge önder der ki:

Ben bir şey yapmazsam, insanlar başlarının çaresine bakar. (Lao Tzu; T: 57; S: 92-93)

Shevek kendi geldiği yerde hiç alışkın olmadığı bu “değerleri” sorgulamaktadır düşüncesinde: Bu üstünlük ve aşağılık sorunu Urras’ın toplumsal yaşamında önemli bir yer tutuyor olmalıydı. Eğer Kimoe kendine saygı duymak için insan ırkının yarısının kendinden aşağı olduğunu düşünmek zorundaysa, kadınlar kendilerine nasıl saygı duyuyorlardı, onlar da erkekleri mi aşağı görüyordu? (Mülksüzler; S: 22)

Shevek’in çocukluğu anne babası ile ilişkileri, ilk gençliğinde arkadaşlarıyla yaşadıkları, ilk sevdalanması, okul ve öğretmenleriyle giderek iş ve eşlilik hayatı, kendi çocuklarıyla ilişkileri, kırklı yaşlarındaki kahramanın gözünden romanda geri gidişlerle aktarılmaktadır.

Doğurmak, beslemek, dünyaya getirmek ama sahiplenmemek,

eylemek ama karşılık beklememek, yol göstermek ama hükmetmemek:

Budur akıl sır ermez güç. (Lao Tzu; T: 10; S: 36)

Anarres’de çocuklar bakıcı gözetiminde hep bir arada anne babalarından ayrı büyümektedirler: Beyaz duvardaki kare şeklinde bir pencereden, açık çıplak gök görünüyor. Göğün merkezinde ise güneş. Odada on bir bebek var; çoğu büyük, şişirilmiş beşiklere ikişer üçer yerleştirilmiş, gürültü ve bağrışmalar içinde uykuya yatırılıyor. En büyük ikisi serbest; şişman, hareketli olanı bir oyun tahtasını söküyor, zayıf olanı ise pencereden giren sarı gün ışığının oluşturduğu karede oturuyor, gün ışığına içten ve aptal bir ifadeyle bakıyor. Kır saçlı, tek gözlü bir kadın olan bakıcı, bekleme odasında, uzun boylu, üzgün görünüşlü, otuz yaşlarında bir adamla konuşuyor. “Anne Abbenay’a gönderildi,” diyor adam. “Onun burada kalmasını istiyor.” (Mülksüzler; S: 29)

Böylece iki farklı dünyanın coğrafi özelliklerinden, çocuk eğitimine, bireylerin aralarındaki ilişkilerden var olma hallerine, iş yapma anlayışından üretim tüketim biçimlerine, toplumsal değerlerin nasıl ayrıştığına ve farklılaştığına, bunun dildeki yansımalarına, küfürlere varıncaya kadar aktarılmaktadır Mülksüzlerde.

Vazifeşinas çocuklar ve ebeveynlerle doludur, düzeni bozuk aile.

Düzeni bozuk toplumsa sadık vatanseverlerle. (Lao Tzu; T:18 ; S: 45)

Urras’dan kişiliklere örnek: Ama Pae’nin senin için tehlikeli olması kişisel olarak kaypak olmasından ileri gelmiyor Shevek. Senin için tehlikeli, çünkü o Aio hükümeti’nin sadık, hırslı bir ajanı. Senin hakkında, benim hakkımda düzenli olarak Ulusal Güvenlik Bölümü’ne -gizli polise- rapor veriyor. Seni küçümsemiyorum, Tanrı biliyor, ama görmüyor musun, senin herkese bir kişi, bir birey olarak yaklaşma alışkanlığın burada bir işe yaramaz, olmaz. Bireylerin arkasındaki güçleri anlaman gerekiyor.” (Mülksüzler; S: 112)

Takıp takıştıran süslü insanlar,

silah taşıyan, çok yiyip çok içenler, çok şeyleri çok paraları olanlar.

Utanmaz hırsızlardır. Şüphesiz yol değildir onların yolu. (Lao Tzu; T.53, S.87)

Shevek Urras’ı gezerken gözlemlemektedir: Saemtenevia Bulvarı yaklaşık üç kilometre uzunluğundaydı ve insanlar, trafik ve nesnelerden oluşan katı bir kütleydi: satın alınacak şeyler, satılacak şeyler; … metrelerce lüks, metrelerce dışkı. Artık bakamıyordu. Gözlerini kaçırmak istiyordu. Bu karabasan caddesinin en garip yanı da satılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada yapılmıyor olmasıydı. Orada yalnızca satılıyorlardı. İşlikler, oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makineciler neredeydi, eller neredeydi, yapan insanlar? Gözden uzak, başka bir yerde. Duvarlar arkasında. Dükkânlardaki herkes ya alıcı ya satıcıydı. Nesnelerle sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu. (Mülksüzler; S: 116)

Su ve Taş “Dünyadaki en yumuşak şey,

Dünyadaki en sert şeyin üstünden, atlar ve akar gider.

Elle tutulamayan sızar girer geçit vermeyene. (Lao Tzu; T: 43; S: 77)

Dünya Hükümetleri Konseyi nezdindeki Aio büyükelçisi Keng, Shevek’le konuşurken sakindi. Tefekkürün sakinleştirdiği, suyun yıprattığı bir taş gibi. Devam etti; Siz Odo’cular çölü seçtiniz, biz Arz’lılar çölü yarattık. (Mülksüzler; S: 289)

Bilge ruhlar istifçi değildir; (Lao Tzu; T: 81; S: 118)

Anarres’de yaşayan Mülksüzler’in Shevek’i kendi deneyimlerini -kendini oluşturan özgürlük fikrini- satmıyor. Urras’lılara, Benbili’lilere ve diğerlerine hepsine birden hediye ediyor. Mülkiyete yol açmamak için. (Mülksüzler; S: 291).

Sonunda Urras’dan dönerken Anarres’i merak eden bir Hain’li de Shevek’e eşlik etmektedir. Böylece altmış yıl önce göçten sonra Anarres halkının yabancıların girişini yasaklayan duvar kararı da çiğnenmiş olmaktadır.

Okunmakta olunan ve sonuna gelinen yazı, bize iki farklı evrenin kapılarını aralayan bu çok katmanlı gelecek tahayyülü ve geçmiş muhasebesini kare kare boyayarak gözümüzü kamaştıran Mülksüzler yazarı Ursula K. Le Guin’in, Taocu- Anarşist evrenini azıcık daha yakından görebilme “merakı ve keyfi”nin sizlere de bulaştırmayı amaçlamaktadır. Sıra dışı evreni olan kitaplarını okuyarak Ursula K. Le Guin’le ve Lao Tzu ile tanışmanın her türlü etkiye karşı bir panzehir olabileceği düşünülmektedir.

Işık DEMİRTAŞ

Kaynakça;

1- Ursula K. LE GUIN yorumuyla LaoTzu Tao Te Ching / Metis Yayınları 2018 Çev: Bülent Somay, Ezgi Keskinsoy

2- Mülksüzler Ursula K. Le GUIN / Metis Yayınları 2013 Çev: Levent Mollamustafaoğlu