Bugün sevdiğimin hayatı bırakmasının yıl dönümü. Dokuz yıldır bugün ona hep mektuplarla seslendim. Tanışmamız 1983 Haziran ayının 22’sinde idi ve benden büyük olduğu için abi diye hitap etmeyi uygun bulmuştum. İstanbul’da yaşıyordu, ben ise Samsun’da. Biz mektuplarla başlayan bir yaşam inşa ettik… Bu mektuplarla arkadaşlık kuruldu, dostluk gelişti, aşk alevlendi ve yoldaşlık yaşandı. Kıyasıya eleştirdik birbirimizi, zaman zaman incittik ama vazgeçmedik. Fırtınalarla dolu zorlu bir yaşamımız oldu ama mutluluk ve umut hep önceliğimizdi. 85 yılında evlendik, 2007 yılında Nihat ağır bir beyin enfarktüsü geçirdi ve beş yıl sadece gözlerle anlaştık. Bu yıl onu ilk mektuplarla anmak istedim, arkadaşlığımızın ve aşkımızın başlangıcı olan mektuplarla…
Sevgili Aysel
İtiraf etmeliyim ki, hayatımda beni senin kadar etkileyen bir insan görmedim. Dünya görüşümüzün birbiriyle uyumunun bu etkilenişteki rolünü kabul ediyorum, ancak ondan da önemlisi senin kişiliğinde dostluk, içtenlik, sadelik, sevgiyi buldum. İşte bu özelliklerinden dolayı benim için çok değerlisin. İçinde yaşadığımız bu düzende, sendeki bu özelliklerin var olabildiğine inan ki şaşırıyorum. Sana içinde yaşadığımız, bu her şeyin parayla ölçüldüğü rezillik düzeni, riyakârlığı, yapaylığı nasıl öğretmemiş hayret.

Sevgili Yoldaş
Bir arkadaşın güzel bir benzetmesi var. Diyor ki zararlı otlar kendiliğinden çıkar. Fakat güzel çiçekler, örneğin gül bakım ihtimam ister. Dostluklar, arkadaşlıklarda öyledir. Ben senin gül olduğunu biliyorum. Kendim diken olsam da biliyorum. Bende böylesine duygulara yol açan bu güzel ilişkinin gelişerek sürmesini sen de benim kadar istiyorsan cesur ve kararlıysan inisiyatifli davranmak zorundasın. Bunu bilesin. Şimdi top sende. Bana aklına gelen her konuda sık ve uzun mektuplar yazmanı bekliyorum. Maraton veya yüzmek diye bir tartışmamız olmuştu, o konudaki fikirlerini de yaz, benzer konularda da. Ben de yazmak isterim sakıncası yoksa. Maratoncu olman dileğiyle sonsuz saygı ve sevgiler. Soyadını bilmiyorum kusura bakma.
2.9.1983 Nihat Hoşgit
İşte cevabım;
Selam Nihat abi
Bana göstermiş olduğun yakınlık, yazmış olduğun o güzel sözler karşısında duyarsız kalmam olası değil. Şöyle ki, insan kimi zaman böyle güzel övgüler duyar çevresinden, bazen eleştirilir, hatta hakaret edilir insana, fakat hiç önem taşımaz benim için. Neden mi? Çünkü biliyorum bu insanların beğeni ölçütünü. Fakat sen benim için sıradan insanlardan farklısın.
Evet, Nihat Abi, bugün içinde bulunduğumuz şu ortamda, tüm insani ilişkilerin çıkar ilişkilerine dönüştüğü yapay dostluk ilişkileri, sahte arkadaşlık anlayışları ve yapmış olduğun benzetmeleri okuyunca oldukça etkilendim.
Böylesine içten ve sevgi dolu bir dostluk çağrısını insan nasıl reddeder, nasıl hayır der, güzel olan temiz olan tüm şeylere demediği gibi. Fakat Nihat Abi Ben yaşamım boyunca kimseyle yazışmadım. Hatta uzakta yakınlarım olduğu halde. Yani düşüncelerini böyle hemen kaleme dökebilen bir becerim yok. Sorarlardı kafamdaki düşüncelere sayfalar yetmez diye espri yapardım. Bilemiyorum sana yazabilir miyim? Ama inan ki denemek istiyorum. Belki kimselere söyleyemediğim şeyleri sana yazar içimi dökerim. Tabi sen de bu hoşgörüyü göstereceksen, ki kuşkusuz göstereceksin. Ve öyleyse başlasın bu güzel dostluk ilişkisi. Sonsuza kadar tüm insanlar arasında da kurulması dileğiyle hoşça kal. Saygılarımla.
Aysel Okan 9.9.1983

Bu arkadaşça mektuplar sürerken Nihat Samsun’a yine geldi. İş yerimden birlikte çıktık, yürürken pat diye bana aşık olduğunu söyleyiverdi. Şaşırmış görünmeme rağmen içime ılık bir his yerleşti. Bu itiraftan sonra ona aylarca ismini söyleyemedim. Tabi ki abi de diyemedim.
Yazışmalar devam ederken o benim içten içe isimsiz kahramanım oluyordu. Bir süre sonra tekrar geldi. Yıllardır önemli bir durum olmadıkça memleketini gelmeyen Nihat’ın bu sık gelişleri akrabalarının dikkatinden kaçmıyordu. İş çıkışlarında buluşup kısa ama derin sohbetlere dalıyorduk
Sonra Nihat’la birkaç gün, yine sabah ve akşam, kısa görüşmelerle sürdü bu durum. Ben hâlâ duygularım anlaşılmasın diye yüzüne bile bakamıyordum. Hâlbuki boynuna sarılıp seni seviyorum demeyi o kadar çok istiyordum ki.
Neyse, artık Nihat’ın günleri dolmuş İstanbul’a dönme zamanı gelmişti. Gitmeden önce bir kez daha görüşelim diye bir dostumuzun evinde buluştuk. Yemekten sonra biraz sohbet edildi doğal olarak. Ev sahipleri gayet kibarca sizin konuşacaklarınız vardır, biz yatalım diyerek odalarına çekildiler, baş başa kaldık. Saatler süren sohbet sonucunda bıraktım kendimi sevdiğimin kollarına. Ona tek bir sevgi sözcüğü söylemeden, gözlerimle kalbimle anlattım içimdeki duygularımı. Başımı göğsüne yaslayıp saatlerce gözyaşlarımı içime akıttım. Gözlerinin rengini ilk o gece fark ettim. Yüreğindeki o hiçbir şeye değişmeyeceğim sıcaklığın bütün vücudumu sarışını o gece duyumsadım.
Aşk inanılmaz bir duygu. Sevgi ise dünyanın en değerli şeyi. Dostluk erdemli bir şey. Arkadaşlık ve yoldaşlık ise keyifli. Kimi insanlara göre tanımı ve tarifi değişse bile, her nasıl yaşanılıyorsa yaşansın, bu duygularla tanışmanın insana verdiği güzelliğin yerini başka hiçbir şeyin doldurabileceğini düşünemiyorum.
Yepyeni bir güne uyandım. Yepyeni bir hayata yelken açışımın sevinciyle mutlu oldum. Sabah olup ayrılık saati geldiğinde benim için artık sevgiliye hasret günleri başlayacaktı. Birlikte evden çıkıp yolda sessizce yürüdük. Ayrılırken gözlerimdeki derin hüznü fark etmesin diye yüzüne bile bakamadım sevdiğimin. Sımsıkı bir sarılmayla yolcu ettim sevdiğimi gurbet ellere. Ya beni de götür ya sen de gitme diye haykırmamak için kendimi zor tuttum. Aynı günün akşamında oturup ona bu mektubu yazdım.
Selam
Şu anda saat 12 ve sen yoldasın. Her dakika seni benden biraz daha uzaklara alıp götürüyor.
Ama ben çok mutluyum bu akşam. Sanki bütün sorunlarım, dertlerim bitmiş gibi. Öylesine huzurluyum ki. Senden ayrılıp eve geldiğimde, evin o dağınık berbat hali bile beni sinirlendirmedi. Her şeye gülüp, bütün olumsuzluklara göz yumabilecek kadar rahattım.
Birlikte geçirdiğimiz saatleri düşünerek. Senin gidişine, bu ayrılığa bile üzülemedim.
Müthiş bir şey bu duygu. Anlatılması zor. Birini sevmek, onunla duygularını paylaşmak, ona yakın olmak. Anlatamıyorum ama sen anlıyorsundur beni.
Mutluyum huzurluyum, sanki bir başka insanım. Kendimi tanıyamıyorum. İlk defa birine güvenmenin sevinciyle sarhoşum sanki. Çoğu zor diye düşündüğüm şeyler birden kolaylaşıverdi kafamda. Sanki tüm zorlukları aşabilecek kadar güçlü hissediyorum kendimi. Bunları sana yazmaktan kendimi alamadım. Yatıp bir güzel uyku çekeyim.
Karanlıktan aydınlığa doğru sağlam bir kafayla işime başlayayım yarın. Sana da iyi yolculuklar dileyeyim. Hoşça kal. Defalarca sevgiler.
Aysel 15.01.1984

Bu benim ilk aşk mektubumdu.
Ve Nihat cevap veriyor.
Sevgili Aysel
Şu anda saat iki, iş yerinden yazıyorum. O tek kelimeyle harika mektubunu bu sabah aldım. O ne müthiş mektup öyle. Bu mektup olamaz, sen zarfa yüreğini koymuşsun.
Sabahtan bu yana okuya okuya eskidi. Doyamıyorum okumaya. Sana nasıl doyarım. Nasıl karşılık veririm. Ben de bir mektup yazdım attım bu sabah. Mektubu okuduktan sonra yazdıklarımın yetersizliği, sığlığı karşısında utanıyorum desem inan.
Ela gözlüm, altın kalpli kızım, mutlu, huzurlu, adeta sarhoşum diyorsun. Hep böyle kal, hep mutlu ol. Mutluluğu senin kadar hak eden insan tanımıyorum.
Bu olağanüstü duyguların, sözlerin için, çok ama çok sağ olasın Aysel Sultan. Sana layık olmak için elimden ne gelirse yapacağım. Namus şeref sözü veriyorum. Ne yapsam eksik olacak, yetersiz kalacak, bunu da biliyorum. O kadar meleksin, o kadar yücesin ki, insanların sana verebilecekleri, senin verdiklerin karşısında, yetersiz kalmak eksik olmak zorunda.

Bu kadar iyi olmak zorunda mısın? Biraz bencil olamaz mısın? Hiç değilse bana karşı bencil ol lütfen.
Sevgili Meleğim. Sana her gün yazıp, haftada bir gün yollamayı düşünüyorum. Günlük olayları, sevinç ve kederlerimi, günü gününe seninle paylaşmış olacağım böylece.
Bugün cumartesi ve gecenin son saatleri. Sensiz bir gece bitti. Sensiz bir güne başlıyorum. Bu fiziki olarak böyle, fikri olarak, bu gece benimleydin. Yarın da benimle olacaksın.
Bal rengi saçlım, altın kalpli bacım, sevgili yoldaşım. Yarın daha iç açıcı şeyler yazma umudu ve azmi ile bir günü daha kapatıyor. bir mektubu daha bitiriyorum.
Ayrı olmak zorunda olduğumuz bir gün daha bitti, işte bu sevinçle diyorum ki, mutlu günler göreceğiz, biraz daha sabır Nihat diyorum. Ve seni sevgi saygıyla kucaklıyor öpüyorum. Hoşça kal
.
Nihat Hoşgit 21.01.1984.

Aysel Hoşgit