Nobel Edebiyat ödülünü kazanan (1909) ilk kadın ve ilk İsveçli olan Selma Lagerlöf (1858-1940)’ün tüm dünyada en çok tanınan kahramanı Uçan Kaz Morton herhalde. 1902 yılında İsveç Ulusal Öğretmenler Birliği, eski bir öğretmen olan Selma Lagerlöf’ten çocuklar için bir coğrafya kitabı yazmasını ister. 1885-1895 yılları arasında Landskrona’da öğretmenlik yapmış olan Lagerlöf, 1891’de yayımlanan ilk romanı ‘Gösta Berling’s Saga’nın başarısından sonra öğretmenliği bırakmıştır. 1901 ve 1902’de iki bölüm olarak yayımladığı romanı ‘Jerusalem (Kudüs)’ten sonra bazı eleştirmenlerce Homer ve Shakespeare ile karşılaştırılmaya başlamıştır. Bu kadar ünlü bir yazarken Lagerlöf çocuklara bir coğrafya kitabı yazmak için üç yıl çalışmış.  Lagerlöf’ün kitaplarının İngilizce çevirmeni Velma Swanston Howard o dönemi şöyle anlatmış.

“Doğayı tanımaya, hayvanların ve kuşların yaşamını anlamaya üç yılını adadı. Değişik bölgelerin yayımlanmamış folklorik hikayelerini ve efsanelerini araştırdı. Bunları öyküsüne ustaca işledi.” (1)

“Folklorik hikayeler”, “efsaneler”, “ustaca işlemek” ‘Portugallia İmparatoru’ için de kullanabileceğimiz tanımlar. Lagerlöf romanı için “İsveç’in Kral Lear’ı” ifadesini kullanmış. Kitabı okumayı bitirdiğimde gözlerim dolmuştu ama bence ‘Portugallia İmparatoru’ ‘Kral Lear’ gibi bir trajedi değil. Bana göre muhteşem bir masal bu kitap. Sıradan, yoksul ve zorlu yaşamı Lagerlöf’ün etkileyici üslubu ile adım adım masala dönüşen Jan Anderson’un ve adını güneşin koyduğu kızı Klara Fina Gulleborg’un masalı.

1800’lerin ikinci yarısında İsveç kırsalında yaşam koşulları oldukça zorludur. Keskin bir sınıf ayrımı, sıradan insanlara aristokratlar ve toprak sahiplerinin yanında boğaz tokluğuna çalışmaktan başka seçenek sunmamaktadır. Jan ve Katrina’nın yeni doğan bebekleri Klara Fina, özellikle Jan’ın soğuk dünyasını bir anda aydınlatır. Çalışmaktan ve temel ihtiyaçlarını karşılamaktan başka bir hayatı olmayan Jan bebeği kucağa aldığında dünyası değişir.

““Jan, daha önce ömründe kalbin adamakıllı çarpacak kadar kimseyi sevmedin mi sen?” diye sordu ebe.

“Ha…yır!” dedi Jan.

İşte o an kalbini böyle hızlandıran şeyin ne olduğunu anlamıştı. Dahası o an hayatında neyin yanlış gittiğini ve kalbi neşe ya da keder hissetmeyen birine insan denilemeyeceğini fark etmişti.”

Skrolyckalı Jan,  Portugallia İmparatoru olmaya giden yola işte böyle çıkar.

Kitabın özellikle ilk bölümlerini okurken, nasıl anlatılırsa anlatılsın (yazıyla, sözle, müzikle, dansla, renkle…) hikayeleri neden bu kadar sevdiğimizi sıkça düşündüm. Hayat dediğimiz gerçekliği taşımak ve sürdürmek çoğu zaman pek kolay olmuyor. Neyse ki Kurgu İmparatorluğu yetişiyor imdadımıza.

““Bazen ufak hayallerle eğlenmek iyidir,” diye karşı çıktı ağ örücü. “Çoğu zaman gerçekten daha mutluluk verici oluyorlar.”

Jan ve prensesi Klara Fina kendi masallarının içinde yaşarken hayat denen karanlık gerçeklik Jan’ın küçük prensesini de bataklığına çekince masalı sürdürmek Jan’a kalır. Prensesin babası olduğuna göre imparator olacaktır, Portugallia İmparatoru Johannes!

Lagerlöf’ün masalsı kurgusunun temellerini, pek çok oyun, roman ve şiir okuyarak, büyükannesi ve teyzesinin anlattığı öyküleri ve ailenin bir araya geldiği akşamlarda yüksek sesle okunan ‘Andersen’den Masallar’ ya da ‘Bin Bir Gece Masalları’nı dinleyerek geçen çocukluğunda görmek mümkün. Bu birikimin yazarlığa dönüşmesi kararını ise okuduğu tek bir kitapla verdiğini Lagerlöf şöyle anlatmış.

“Kızılderili hikayesi ‘Osceola’(2) ile tanışmamın tüm hayatım üzerinde belirleyici bir etkisi oldu. (Bu öykü), içimde, onun kadar iyi bir şey üretme konusunda derin ve güçlü bir arzu uyandırdı. Bir çocuk olarak, ileride her şeyin ötesinde roman yazmayı seveceğimi bu kitap sayesinde anladım.” (3)

Selma Lagerlöf, üç yaşındayken geçirdiği bir hastalık sebebiyle çocukluğunun bir bölümünde yürüyememiş, yaşamı boyunca da kalçasında bu rahatsızlığın izini taşımıştı. 1909’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında İsveç’te kadınların seçme hakkı yoktu. Kadın hareketinin her zaman içinde olan Lagerlöf, 1919’da kadınlar oy kullanma hakkını aldıklarında kutlama konuşmasını yapmıştı. Hayatın getirdiği son derece zorlu ve gerçek mücadelelerin içinde olan bu kadın (tıpkı Jan gibi) edebiyat alanında ise İsveç romantik akımının öncüsü olarak görülüyor.  Nobel komitesi ödülü “yazılarını karakterize eden yüce idealizmini, canlı hayal gücünü ve ruhsal algısını takdir ederek” vermiş Lagerlöf’e. Kendi Portugallia İmparatorluğu’nu metinlerinde kuran Lagerlöf’ü ve üslubunu en iyi tanımlayan ise bence İngiliz romancı Vita Sackville-West’in sözleri; “düz yazı yazan şair”.

Ayşegül Ayman

  • Selma Lagerlöf, Wikipedia, 21.10.2022, web:09.12.2022
  • ‘Osceola the Seminole’, Thomas Mayne Reid tarafından yazılan ve 1858 yılında basılmış olan, Kızılderili reisi Osceola liderliğindeki isyanı anlatan kitaptır.
  • Selma Lagerlöf, First Women Nobel Laureate in Literature, Marcie McCauley, Literary Ladies Guide, 07.03.2020, web:09.12.2022

Ayşegül Ayman