12 Şubat 1938 tarihinde doğan Ergin Günçe, şair ve akademisyen olarak tanınır. İstanbul Erkek Lisesi daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli yerlerde ekonomist ve planlama uzmanı olarak görev aldı. Yurt dışına giderek ekonomi ve planlama alanlarında meslek eğitimi aldı. Bir dönem Başbakanlık danışmanlığında da görev aldı. Sonraki yıllarda ODTÜ’de İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 16 Ocak 1983’te Paris’ten Ankara’ya dönerken Esenboğa Havaalanında gerçekleşen uçak kazasında yaşamını yitirdi.
Eserleri:
Genç Ölmek (1964)
Türkiye Kadar Bir Çiçek/ Bütün Şiirleri (1986)
Bir şiiriyle kendisini anıyoruz.
ESKİ ŞİİR
Eski Şiir savruktur
Yalanlar söyler, güleryüzlü ve ısırgan
Nagant bir tabancası yoktur ve hiç olmayacak
Ucuz bir kalemtıraş İşe girmez, yargılamaz, yargılanmaz
Sokaklarda yaşar, vapurlara bakar
Bir kişiliktir.
Eli cebinde daim ve boynu muskalı
Kestanecileri ve orospuları
“İşçiler-Emekçiler” olarak alması tuhaftır
Yoksuldur Eski Şiir
Sözcüğün bütün anlamlarında ve Felsefede
Zengin kadınları ve gümüşleri kovalar
Gözlerini kaçırır bir adam suratına bakınca
Jandarmadan korkar ve köylere giremez
Karışamaz bir türlü halkımız arasına
Boncuklu ve sırmalı giyinir, boynuna fular takar
İyi salata yapan biridir olsa olsa
Yorgun, sıtmalı, utangaç
İçinden çaldığı ıslık tango ya da keman
Hele parklarda dolaşması ve avareliği
Bana büsbütün saçma geliyor
Ve Çıkıyor kanım tepeme
Naylondur Eski Şiir
Üretimi, üleşimi, dirliği bilmez
Aşklarıyla iskambil oynadığı için
Yalnızlıktan bırakır bir sakal
Balkondan aşırılan bir ip ile Baudlaire’e
ve Gençliğine tırmanır
ve Tombul olarak kalmıştır nedense aklımda
Kamu görevlilerine kollukbaşı
Pasaport alabilir çünkü maaşlı şiirdir
Eriyor kar, sönüyor
Düzenin bir parçası olan
Küllük Sütle, kaymakla besleniyor bizim
Eski Şiir bu arada ve daha nice kanıtlarım var
İşte bütün bunlar anlamlı geliyor bana
Geriyor beni Hayat ve bir Savaştır başlıyor
Kargalarla ve Korkuluklarla
Tutsaktır Eski Şiir
Özlemler, Balıklar, Rakılar içindedir
Yabancı kız adlarını pudralar
Maria, ah, Pia, Olivia
Aynadır: yalnız kendi şarkısını seyreder
Dil çıkarır Savaşa ve Savaşanlara
Dut besler Kuş ağaçlarında
Dik kafalı olsa bile
Avutulsun, okşansın diyedir kerata
Hoppadır Eski Şiir
Bir kedi yakalasa bıyığına karanfil takar
Ve böylece devrime ulaştım sanır
Ebegümeci kaynatmasını (çünkü midesi bozuktur)
ve yer yer kahkahalarını (hahhahha)
içinden gelmeyen gözyaşlarını
Sakıncalı bulur Devrimci Çocuk
ve gülümser işte
Saldırır Eski Şiire
Hazırlayan: Zeynep Pınarbaşı