bir metro kalabalığında sürükleniyorum
sisli, yapış yapış
kayıtsız bir metro kalabalığında
savruluyorum yolun götürdüğü yere
içten bir ses, içten bir bakış
aradığım
hepsi bu kadar işte
kelimelere tutunuyorum ara sıra
bazen ayaklarımın ucundaki
boynu bükük bir kara gerçeğe
yapayalnız bir kadın gizlenmiş üçbuçukuncu haberde
parmaklıklar
silmiş yüzünü
uzak, hiç gitmediğim o şehirde
şiir yalnız krallara yazılmaz ki Alime
gölge vardı üstünde
nasıl anlatılır kocaman peleriniyle
güneşi bile saklayan bir gölge
ne tuhaf iş – ne acayip-
Alime bir gölgeyse eğer
gölgenin üstüne düşen bir gölgeyi
hiç anlatamam
Ayvazovski’nin denizlerini severim
fırtınası bol, dalgası dev
puslu gridir bulutları
sanki köpüklerin tam ortasındaydı bembeyaz
Dokuzuncu dalga onu yutmadan Alime
bir yanım yara, bir yarım çocuk
maviye keser saçım bazı mora
içeri akan yalnız gözyaşları
ıslatmıyor hiçbir yeri
kadınlar günün kutlu olsun Alime.
Gülayşen Erayda