‘Bitki Zekası’ kitabını okurken gündeme gelen Arthur C. Clarke ile bilim kurgu klasiği sayılan ünlü eseri ‘2001: Bir Uzay Destanı’ kitabı aracılığıyla tanışmış oldum. Arthur C. Clarke, Isaac Asimov ve Robert A. Heinlein yirminci yüzyılda bilim kurgu türünün “Üç Büyükleri” olarak anılıyorlar.[1]

Bilim kurgu türünde pek çok film seyrettim, çok da beğenerek, ama ‘2001: Bir Uzay Destanı’ bilim kurgu türünde okuduğum ilk roman. Kitabın ilk bölümünde her gün hayatta kalabilmek için bir avuç yiyecek bulmaya çalışan, yırtıcı hayvanlardan kaçarak mağaralarda yaşayan maymun adamlarla, insan türünün dünya üzerindeki ilk hali ile karşılaşınca oldukça şaşırdım. Bugüne değin seyrettiğim bilim kurgu filmleri genelde uzay gemilerinde, bilinmeyen uzak gezegenlerde ya da uzayın gizemli sonsuzluğunda geçiyordu. Okumaya devam ettikçe roman zamanı bin yıllarla ilerledi, ikinci bölümde insan uzaya çıktı hatta aya yerleşti, altıncı bölümde uzayın derinliklerinde milyonlarca kilometre ötelere yolculuk yapabilir duruma geldi ve sonunda kendimizi Galaksi’nin Büyük Merkez İstasyonu’nda, Yıldız Kapısı’ndan geçerken bulduk.
Kitap 1968 yılında basıldığında, insanoğlu henüz aya ayak basmamıştı. Ancak 1950’ler o zamanki SSCB ve ABD arasında uzaya gitmek konusunda müthiş bir rekabete sahne olmuştu. İlk yapay uydu o zamanki SSCB’nin 1957 yılında uzaya gönderdiği ‘Sputnik’, ikincisi ise hemen dört ay sonra ABD’nin yolladığı ‘Explorer’ olmuştu. 50’lerin bu ortamında King’s College fizik ve matematik bölümünü şeref derecesi ile bitirmiş, II. Dünya Savaşı’nda Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde radar eğitmeni ve teknisyen olarak görev yapmış ve genç yaşından itibaren ‘British Interplanetary Society’nin[2] aktif bir üyesi olmuş Arthur C. Clarke bilim kurgu türünde iki tane öykü yazmıştı. ‘The Sentinel/Gözcü’ 1951 yılında ve ‘Encounter in the Dawn/Şafakta Karşılaşma’ 1953 yılında yayınlanmıştı. Arthur C. Clarke’ın kitabın ön sözünde anlattığı üzere ‘2001:Bir Uzay Destanı’ kitabının macerası, ünlü yönetmen Stanley Kubrick’in 1964 yılında Clarke’a “dillere destan bir bilim kurgu filmi” yapmak üzere bir senaryo talep eden mektubu göndermesiyle başlamış. ‘Gözcü’ ve ‘Şafakta Karşılaşma’ öykülerinden yola çıkılarak hazırlanan senaryo ve roman eş zamanlı yazılmış ve her aşamasında Clarke ve Kubrick birlikte çalışmışlar. 1968 baharında film gösterime çıkmış ve 1968 yazında da kitap basılmış.

Kitabın yazıldığı yıllarda fotoğraflanabilmiş tek gezegen 1965 yılında görüntülenmiş ve şimdilerde gezegen olup olmadığı tartışmalı olan Pluto idi. Aya henüz ayak basılmamıştı. Roman boyunca uzay gemilerinin, iletişim yöntemlerinin, icat edilen makinaların, keşfedilen yıldız ve gezegenlerin canlı betimlemeleri, akılda soru işareti bırakmayan anlatımları hayret verici. Yazar Clarke’ın bu alandaki eğitimi ve uğraşıları göz önüne alındığında bile sadece teknik bilgi ile açıklanamayacak, bu bilgi birikimi ile ancak desteklenmiş olabilecek bir hayal gücü ve hatta bir üsluptan bahsetmek mümkün. Anlatı; açlık, soğuk ve yırtıcı hayvanlarla mücadele ederek en fazla yirmi-yirmi beş yıllık bir ömrü sürdürmeye çalışan maymun adamla birlikte karanlık çağların tekdüze ve güdük günlerinde karşıladığı okuyucuyu, Satürn’ün olağanüstü halkalarının arasından yıldızlarla dolu sonsuzluğa giden teknolojik ve bir taraftan da neredeyse mistik bir yolculuğun sonunda nefessiz bırakıyor.
Roman karakterleri oldukça çeşitlilik gösteriyor. Mesela Ay Gözcüsü, Afrika kıtasında milattan tahminen üç milyon yıl önce yaşayan bir maymun adam. HAL 9000 ise 2001 yılında uzayda keşif yolculuğu yapan Discovery gemisini yöneten, konuşan, düşünen, gerekirse öldürebilen yapay zeka. Astronotlar, bilim insanları da bu maceranın yolcuları.

Romanda dikkatimi çeken bir konudan da bahsetmek istiyorum. Romanın son bölümünde tıpkı “büyülü gerçeklik” akımının ilk temsilcilerinden Alejo Carpentier’in 1944 yılında yayımlanan ‘Tohuma Yolculuk’ öyküsünün kahramanı Don Marcial gibi uzay macerasının kahramanı David Bowman için de uzayın daha önce hiç gidilmemiş derinliklerinde hayatının zamanı tersine akmaya başlar; çocukluğuna, bebekliğine ve hatta daha ötesine doğru…
[1] Neil Holford, The Big Three: Asimov, Clarke, Heinlein, sfandfanthasy.co.uk, 2011-2019, Web.25.01.2020
[2] Britanya Gezegenlerarası Topluluğu
Ayşegül Ayman