‘Yetenek Sizsiniz’ adlı yarışma dünyanın farklı ülkelerinde yapılan, televizyonda izlenen bir eğlence programı. Katılanlardan başarılı olanlar kısa sürede üne kavuşuyor, çoğu bir süreliğine şöhretli biri olarak yaşıyor. Aleyna Tilki, yarışmadan gelen tanınırlığını devam ettirmeye çalışanlardan biri. Aynı yarışmanın 2007 yılı İngiltere birincisiyse, kırk sekiz yaşında telefon satıcısı Paul Potts. Yarışmanın hemen ardından çıkardığı albüm iki milyon satışa ulaşıp yılın en çok satanları arasına giriyor, Yirmi üç ülkede, seksen beş şehirde, doksan yedi konser veriyor. Hayat hikâyesi filme çekiliyor. Yarışmanın kayıtları youtube üzerinden yüz yetmiş yedi milyon kişiye ulaşıyor.
Paul Potts’u telefon satıcılığından yıldız olmaya taşıyan, şöhretini borçlu olduğu şey “Nessun Dorma” adlı arya. Puccini’nin Turandot adlı operasının tenor aryalarından biri “Nessun Dorma”yı neredeyse Pavarotti performansıyla söylemesi Paul Potts’a dünyanın kapılarını açıyor diyebiliriz. Turandot operasında Calaf- bilinmeyen prens- tarafından Prenses Turandot için söylenen “Nessun Dorma”nın, Türkçesi “Kimse Uyumuyor” Sözlerinden sonra Turandot operasının hikâyesine ve edebiyatla bağlantılı noktalarına göz atalım.
Nessun Dorma (Kimse Uyumuyor)
kimse uyumuyor! kimse uyumuyor! sen de prenses,
soğuk odanda
yıldızları seyrediyorsun
aşkla ve umutla titreyen…
ama benim gizemim içimde gizli
adımı kimse bilmeyecek!
hayır hayır onu senin ağzına söyleyeceğim
ışık parıldadığı zaman hayatını
ve benim öpücüğümün sessizliği eritecek
seni benim yapan.
git ey gece! batın yıldızlar!
batın yıldızlar! gündoğarken kazanacağım!
kazanacağım! kazanacağım!
Besteci Giocomo Puccini; La Boheme, Tosca, Madam Butterfly gibi operaların yaratıcısıdır. Turandot operasını tamamlayamamış, Bilinmeyen Prens’e âşık genç kadın Liu’nun ölümünden sonraki kısım Alfano tarafından bestelenmiştir. Puccini’nin vefatından sonra, Turandot’un ilk gösteriminin orkestra şefi olan Toscanini, “Ölüm, sanatın üstüne çıktı,” der. Verismo, yani İtalyan gerçekçilik akımının ustası kabul edilen Puccini, 19. yüzyılın iki dâhi bestecisi Verdi ve Wagner’den etkilenmiştir. Puccini, diğer operalarından farklı olarak Turandot’ta İtalyan gerçekçiliği yerine, “egzotik” unsurlardan etkilenir. Müzikte, “egzotizm” terimi, bir besteci kendine ait olmayan bir kültürü canlandırdığında veya çağrıştırdığında kullanılır. Puccini, ünlü Alman yazar Friedrich Schiller’in “Turandot-Çin Prensesi” adlı eserinden etkilenince, Adami ve Simoni librettoyu yazmış. Librettistler operanın teması ve ayrıntıları için 18. yüzyıl Comedia Dell Arte yazarlarından Carlo Gozzi’nin oyununu esas almış. Geçen yıl Devlet Opera ve Balesi tarafından, İstanbul ve Ankara’da sahnelenen operanın konusuna kısaca değinelim.
Pekin’de yaşayan hükümdarın kızı Prenses Turandot, kendisiyle evlenmek isteyen gençlere üç soru sormakta, soruları bilemeyen erkekler ölümle cezalandırılmaktadır. Şehir meydanındaki infazlar halk tarafından coşkuyla karşılanmaktadır. Kalabalığın arasında savaşı kaybetmiş yaşlı kral Timur ve yanında Timur’un oğlu Calaf’a aşık Liu vardır. Turandot’u görür görmez ona vurulan Calaf, yarışmaya katılmak ister. Bu arada Ping, Pang, Pong adlı saray adamları olan bitenden hoşnut değildir. Bilinmeyen Prens Calaf’ı, Turandot’un karşısına çıkmaktan vazgeçirmeye çalışırlar. Bilinmeyen Prens, Turandot’un üç sorusunu da doğru yanıtlar, buna rağmen Turandot onu istemez. Bilinmeyen Prens, buna karşılık Turandot’tan adını bilmesini ister. Adını öğrenmek için bütün şehir gece boyunca seferber edilir. Yaşlı Timur’a işkence edip Bilinmeyen Prens’in adını öğrenmek isterler, araya giren Liu onun adını söylemektense kendini öldürür. Bilinmeyen Prens’in adını bir türlü öğrenemeyen Turandot, kendini öldürmek isterken Calaf’ın yakınlaşmasıyle ona âşık olur. Sonunda halkın karşısına çıkan Turandot, Bilinmeyen Prens’in adının aşk olduğunu, onunla evleneceğini söyleyerek operayı sonlandırır.
Gozzi’nin oyununu çeviren Schiller, onu daha romantik tarzda yorumlamıştır. Gozzi ve Schiller’in versiyonlarının karşılaştırılması; Gozzi’nin oyununun “hafif, alaycı bir tonu” varken, Schiller onu ideal ahlaki bir tavırla sembolik bir destan haline getirir. Gozzi, drama ve komedinin her iki unsurunu kullansa da, onları bağımsız parçalar olarak yan yana koyar; Schiller onları birleştirir ve birbirlerinin sonucu haline getirir. Gozzi’nin ana karakteri prenses Turandot, aksi huylu ve zulmeden iken, Schiller’in Turandot’u ahlaki ve etik tutum gösteren biridir. Ayrıca Gozzi’nin versiyonunda kadın peşinde koşan böylece bir çeşit kayıp ruh olan Prens Calaf, Schiller’de Turandot’u derin ve gerçek aşkıyla sarmalayan nazik bir sevgili olur. Beethoven’ın “9. Senfonisi”ndeki “Neşeye Övgü” şiirinin yazarının Schiller, “Turandot- Çin Prensesi” oyununu sahneye koyanın da Goethe olduğunu, bu sırada başlayan tanışıklığın arkadaşlığa dönüştüğünü söyleyelim. Hatta Goethe’nin bir süre evinde kalan dindar Schiller’den, beraber yaşadığı kadını ve çocuğunu köşe bucak kaçırdığını ekleyerek Turandot’un diğer Alman yazarına geçelim.
1954’te Doğu Almanya’da kaleme aldığı Turandot ya da Aklayıcılar Kongresi, Bertolt Brecht’in son oyunudur. Entelektüel çöküntüyü anlatan komedide bir imparator, bir hizmetçi, bir köylü, prenses Turandot ve çok sayıda “Tui” bulunur. Tui, “entelektüel” (Tellect-Ual-In) sözcüğüyle yazarın oynamasıdır. Hitler iktidarının gücünü masa etrafında tartışan solcular için bu terimi kullandığı söylenir. Oyunun merkezindeki Aklayıcılar Kongresi’ne 1935 yılında toplanan, aralarında Brecht, Heinrich Mann, EM Forster ve André Gide gibi yazarların bulunduğu, Özgürlük Savunması Kongresi ilham vermiş olabilir. Tui’lerin kendi düşüncelerini doğrulamak için sözlerine başvurdukları Filozof Ka-Me ise Karl Marks’ın baş harfleridir. Ödülü Turandot ile evlenmek olarak görünen yarışmada, asıl ödül iktidar olmaktır. Yani Turandot iktidarı ele geçirmek için bir araçtır. Oyun eski zamanlarda Çin’de geçmesine rağmen, Brecht, diğer oyunlarında rastladığımız biçimde, yaşadığı dönemin sorunlarını seyirciye ve okuyucuya taşımak istemektedir.
Nizami’nin Heft Peyker’ı ve Puccini’nin Turandot‘u, ikisi de bir bilmecenin etrafında nasıl dönüldüğünü anlatır. Nizami’nin yazdığı “Hamse” içindeki beş mesneviden biri olan Heft Peyker(Yedi Güzel), Sasani hükümdarı Behram Gur’un hayatını anlatır. Bahram Gur, dünyanın yedi ülkesinden getirdiği yedi prenses için yedi kubbeli saray yaptırmış ve her gün onlardan birine uğrarmış. Salı günü kırmızı köşkte Siglap ülkesinden gelen kızdan bir masal anlatmasını ister. O da Rus ilinden olan kızın hikâyesini anlatır. Kız dağın başında bir kule yaptırıp orada yaşamaya başlar, akıllı ve büyüden anlayan bu kıza varmak isteyenler, kızın dört sorusuna cevap vermeden ona kavuşamazlar. Nizami’nin bilmeceleri iki aşamalıdır. İlkinde dört soru ve cevap, kelimeler değil sessiz metaforladır. İkinci kısımda geleneksel sorular gelir. Gerek Nizami gerek Puccini’de bilmeceler büyüleyici bir araçtır, farklı iki “merhametsiz güzel kadın”ın öykülerini özetler. Prensesin uygun bir koca arayışında ilginç bir bilmeceler ağı oluşturur.
Puccini’nin Turandot’u, Bilinmeyen Prens’e hangi soruları sormuş, bir göz atalım. Erkeklerin evlilik ısrarlarına dayanamayarak, bilinmesi mümkün olmayan üç bilmece hazırlamış:
Gecenin gelmesi ile ortaya çıkan, kanatlı hayalete benzeyen, güneşin doğmasıyla kaybolan şey nedir?
– Umut
Aleve benzeyen, ölüm yaklaşınca akan, zafer ihtirasını doruğa çıkaran, gün batımı renkli şey nedir?
– Kan
Hem buz, hem ateş olup, özgürlükten köleliğe sürükleyen, tutsaktan kral yaratan kimdir?
– Turandot
Bilinmeyen Prens’in doğru cevapları karşısında Turandot, prensin adı öğrenilene kadar hiç kimsenin uyumamasını emrettiği bir ferman çıkarır. Sabaha kadar prensin adı öğrenilemezse, herkes öldürülecektir.
“Nessum Dorma” aryası, bu durum için Prens Calaf’ın duygularını anlatır. 1990 Dünya Kupası’nda Pavarotti tarafından seslendirilince, beş yüz bin kişi izlemiş. İngiltere’deki ‘Yetenek Sizsiniz’ sonrasında Paul Rotts’un sesinden dinleyenler aracılığıyla da bilinirliği yüz milyonları geçmiş. Birkaç yıl önce Türkiye’de sergisini gördüğüm Ai Weiwei, Turandot operasını hazırlıyormuş. Puccini’nin hikâyesinde, kültürel ve politik mücadele ekseninde günümüz dünyasını anlatan bir opera olacağını söylemiş. Puccini Festivali, uzun süre yaşadığı Torre Del Lago’da yaz aylarında yapılmakta. Göl kenarında heykeller arasında operalar dinlenen köyün adına, bestecinin ölümünden sonra Puccini adı eklenmiş. Hepimizin yolu bir gün “Torre Del Lago Puccini”ye düşmeli.
Nükhet Eren
Not : “Turandot” Farsça kokenli bir sözcük ve Turan’ın kızı demek. Farsça “Turanduht” diye okunuyor, biz de okunuşu Turando olarak değil, Turandot olarak kabul edip ekleri bu biçimde düzenledik.