1922’de İstanbul’da doğdu. Çocukluğu babasının memurluğundan dolayı Mersin’de ve Zonguldak’ta geçti. Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi’nde Behçet Necatigil’in öğrencisi oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne kaydoldu. Yoksulluk ve hastalık nedeniyle üniversite öğrenimini yarıda bıraktı, Zonguldak’a döndü ve ilk gençliğinin şehrinde Ereğli Kömür İşletmeleri Mükellefiyet Dairesi’nde memurluk yaptı. 3 Temmuz 1946’da veremden öldü.
Dönemin genç şairleri arasında en güçlülerden biri sayıldı. Yaşamındaki acılara karşın, gizli bir üzgünlük içinde yaşamın güzelliğini yazdı. Varlık, Ocak gazetesi, Değirmen, Karaelmas gibi dergilerde yayımlanan şiirlerini Şimdilik adıyla kitaplaştırdı (1945).
Necati Cumali, şairin ölümünden sonra bütün şiirlerini, yazılarını ve şair üzerine yazılanları Muzaffer Tayyip adlı kitapta topladı (1956).
Şimdilik, YKYayınları’nda yeniden basıldı (2014).
Muzaffer Tayyip Uslu için Şiirimizin Cumhuriyeti Yeniler ( İstanbul Matbaası, 1958) adlı antolojisinde Hüseyin Karakan şöyle diyor:
” Muzaffer Tayyip, her şeyi sevgiyle yoğrulmuş bir şiir bıraktı bize..
Etrafındaki güzellikleri çabuk ve tezelden söylemesi gerektiğini biliyordu. Sağlam olarak hayatını devam ettiren insanların, dünyadaki güzellikleri görmemekteki kusurlarını içinden affedemiyordu. Nasıl oluyordu da insanları bir mutluluk sarmıyordu.”
Yeni Türk Şiiri Antolojisi’nde de ( Yeditepe Yayınları, 1958) Ünal Tekinalp şöyle bakıyordu Muzaffer Tayyip’in şiirine:
” En küçük şiirinde bile yaşamaya bağlılığını, insanlığa inancını, “pırıl pırıl” yüreğini ortaya koyuyordu. Aşk üstüne söyledi, arkadaşlık üzerine söyledi, yalnızlık, avarelik üzerine söyledi, aman vermez hastalığına rağmen mutluluk üzerine söyledi. Bütün bu harikulade şeyleri kısacık dörtlüklerle anlatıyordu. Küçük vesilelerle mutluluğa ermeye, yaşamaya daha bir kuvvetle sarılmaya çalışıyordu.”
Bilmelisiniz ki insan kardeşlerim
Yalnız yaşamak için geldik bu dünyaya
Başka hiçbir şey için değil
Mesut olabilmemiz içindir
ne varsa bu dünyada
Gökyüzünden tutun da
Ağaçların meyvesine
Hatta gölgesine varıncaya kadar
Ne varsa bu dünyada
Mes’ut olabilmemiz içindi.
Muzaffer Tayyip Uslu’nun ismine Sadık Gürbüz’ün ” Sevda ve Gurbet Şarkıları” kasetinde rastlamıştım. Şarkıların arasında şairlerimizden özenle ve başarıyla seçilmiş dizeler seslendirilmişti. Seçilen şiirlerden biri, Muzaffer Tayyip Uslu’nun “Kan” şiirinin bir bölümüydü. Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği Kelebeğin Rüyası filminde de duyduğumuz ( Tahir Şilkan)
” Önce öksürüverdim
Öksürüverdim hafiften,
Derken ağzımdan kan geldi
Bir ikindi üstü durup dururken ” şiiri…
Muzaffer Tayyip Uslu, Rüştü Onur, Kemal Uluser ile birlikte 1940’lı yılların başında Zonguldak’ta şiirle, denemeyle, edebiyatla ilgili gençlerden biri olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır. Dünya harbi, açlık, yoksulluk, maden ocaklarında çalışma mükellefiyeti, hastalık; üç arkadaşın yaşama sevincini yok etmemiştir. Rüştü Onur 1942, Kemal Uluser 1944, Muzaffer Tayyip 1946 yılında veremden 20’li yaşlarda yaşamlarını yitirecek ancak unutulmayacaklar.
Necati Cumali’nın notlarına göre Muzaffer Tayyip’in bir gözü doğuştan sakattır. Parasızlıktan sanatoryuma gidemez. Zonguldak’ta hastalığı ilerledikçe bir deri bir kemik kalır. 24 yaşında havasız ve karanlık baba evinde annesinin kucağında yaşamını yitirir.
Orhan Veli, ” Son yıllarda Zonguldak üç büyük istidat yetiştirdi. Biri Rüştü Onur, biri Kemal Uluser, biri de Muzaffer Tayyip Uslu. Ne biçim kader üçü de arka arkaya öldüler.” diye yazdı.( Ülkü,18Temmuz1946)
Oktay Akbal’da şiirini ele alarak, ” Nasıl sağlam kurmuş şiirini! Tek bir mısraının yerini değiştiremezsiniz. Bir mısra öne, ötekini sona alamazsınız. Biçim nedir anlamış,bilmiş. Duyguyu, düşü, biçimi kaynaştırmış şiirinde” diye yazdı. ( Konumuz Edebiyat, 1968)
Muzaffer Tayyip Uslu, şiirlerinde insanı, acısıyla, sevdasıyla, ileriden güzellikten yana olan insanı anlatmıştır. Onun sözleriyle bitirelim;
“…. ‘Şiirde insanı aramak’ mürteci kafalı şovenlerin yaygaralarna ve terbiyesizce saldırmalarına kulak asmayarak sırf Türk edebiyatının selameti için insanı aramak…. İşte genç Türk şairlerinin parolası.”
Ülkü Özdoğan
Kaynaklar:
Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı-Genç Ölümlü Şairler Kitabı / Nilüfer Belediyesi Kütüphane /TYS
Şimdilik şiirler- Muzaffer Tayyip Uslu-YKY
Şiir dünyasına yolculuk- T.İşBankasıKültürYayınları
Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler-Hikmet Altınkaynak/HürriyetKitap
Film beni çok etkileşmişti. Bu yazıyla beraber yeniden hatırladım. Kalemine sağlık. Çok güzeldi.
BeğenBeğen
“Kelebeğin Rüyası”adlı sinema filminde, Küçük karanlık odalarının duvarlarına Rüştü Onur’la birlikte güzelim dizelerle can katmalarını hiç unutamam. Katkı için teşekkür ederiz.
BeğenBeğen
Ne güzel yazmışsın Ülkü. Coşkuyla okudum o denli özgün duyarlı hassas ömürler var olmuşlar Karaelmas diyarında. İyi ki Zonguldakta hayat bulmuş büyümüşüz. Zonguldakım hasretim.
BeğenBeğen
Zonguldaklı Şair diye bilinir. Güzel kişi. Nurda yat.
BeğenBeğen