( 1911 – 7 Temmuz 1993)
Yaşadığı onca, hastalığa, zorluğa, sıkıntıya karşın toplumcu, özgürlükçü duruşundan vazgeçmeden yazandı o. Halk için, halktan yana yazılarıyla ülkenin sorunlarını, yaşanan aksaklıkları yılmadan dile getiren direngen ruhtu o. Tulum Hayri, Refüze Ekrem, Domdom Ali, İnek Şabanların yaratıcısıydı o. Halime Kaptan’ları unutturmayandı o. ‘Koca Çınar’ Rıfat Ilgaz’dı o.
Edebiyatımızın ‘Koca Çınar’ı Rıfat Ilgaz 1911 yılında Cide’de doğar. İlkokulu Cide’de bitirir, bir imparatorluğun çöküşüne ve genç Türkiye’nin doğuşuna çocuk gözleriyle şahitlik ettiği Cide, eserlerinde yer alacak, Cide sevgisi hiç bitmeyecektir. Ortaokulu Kastamonu’da ablasının yanında okur. Düyun-u Umumiye memuru olan babası medrese mezunudur, aile okumaya meyillidir. Ilgaz, yazmaya ortaokul sıralarında başlar. O zamanlar Kastamonu’da çıkan Nazikter ve Açıksöz gazetelerinde şiirleri yayınlanır. Okulunu, dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati ile beraber ziyarete gelen Faruk Nafiz Çamlıbel onun ‘Sazını Çalana ‘adlı şiirini okur ve takdir edici sözler söyler.
Liseye, oradan da üniversiteye devam etmek istemesine karşın babasının vefatı nedeniyle Kastamonu Öğretmen Okulu’na girer. Ortaöğretimini burada tamamlar. İlk tayin yeri Bolu’dur. Daha sonra Gerede ve Akçakoca’da öğretmenlik yapar. İlk evliliğinden kızı Gönül doğar. Çift, Ilgaz’ın askere gitmesi ile ayrılır.
Soyadı kanununun çıkması ile beraber Ilgaz soyadını alır. Anne ve babası aslında Bartınlıdır. Ancak doğup büyüdüğü, ruhunda derin izler bırakan yer Kastamonu’dur; Kastamonu’yu ve aynı zamanda doğayı simgelediği için almıştır Ilgaz soyadını. Sarı Yazma, Yıldız Karayel, Karadeniz’in Kıyıcığında, Halime Kaptan gibi eserlerinde, doğup büyüdüğü, öğretmenlik yaptığı ve edebiyatının beslendiği Batı Karadeniz yerleşkeleri, Cide, Kastamonu, Akçakoca mekan olarak yer alacaktır.
1933 yılında askere gider. Askerden döndükten sonra, 1936’da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’ne girer. Küçük yaşta başladığı şiir çalışmaları olanca hızıyla devam etmekte, birçok dergide şiirleri çıkmaktadır. İlk dönem şiirleri bireysel ve romantik çizgidedir. Daha sonra yayınladığı şiir kitaplarına bu ilk şiirlerini almaz.
Gazi Eğitim’in son sınıfında vereme yakalanır, okulu bitirip Adapazarı’na atansa da hastalığı nedeniyle Yakacık Sanatoryumuna yatırılır. Tedaviden sonra Gazi Eğitim’de tanıştığı ikinci eşi Rikkat Hanım’la evlenir. Hastalığı nedeniyle İstanbul’a tayinini ister, Karagümrük Ortaokulu’nda göreve başlar. Oğlu Aydın ve kızı Yıldız doğar. Maddi yönden çok sıkıntılı yıllardır ki eşiyle ilişkisini de etkileyecektir. Hastalığı nedeniyle okula uzun süre gidemeyince istifa etmiş sayılır.

Bütün bu zorluklar arasında yazmaya hiç ara vermez; ilk şiir kitabı ‘Yarenlik’ 1943’te basılır. 1944 yılında ‘Sınıf’ adlı şiir kitabı yayımlanır. Bu kitabı nedeniyle ceza alır, bir süre kaçtıktan sonra hapishaneye girer, altı ay yatar. Bu sırada yaşadıklarını ‘Karartma Geceleri’ adlı anı-romanında dile getirir. Hapisten hasta çıkar, tekrar sanatoryuma yatar. Hastalık, soruşturmalar, hapishaneler, maddi sıkıntılar yaşamında uzun süre rol alacak, eserlerinde de etkisini gösterecektir. 1947’de öğretmen olma hakkını tamamen kaybeder. Yaşamını yazı yazarak kazanacaktır artık. Yoğun bir şekilde dergicilikle uğraşır. Sabahattin Ali ve Aziz Nesin’le beraber çıkardıkları Markopaşa dergisi çok ses getirir.
1956 yılında İlhan Selçuk’un Dolmuş dergisine Stepne takma adıyla, bir yatılı okulda geçen olayları toplum ve eğitim eleştirisi amacıyla mizahi olarak yazar. Daha sonra bu öyküler ‘Hababam Sınıfı’ adıyla kitaplaşır. Hababam Sınıfı yazarının ününü aşar, tiyatro oyunu olarak sergilenir, defalarca filme alınır. Gerçi filmler yazarını mutlu etmez ve kitapta vermek istenen mesajın değiştirildiği gerekçesi ile filmin yapımcısını mahkemeye vermeye kadar götürür.
1971 yılında, son evliliğinden Defne adında bir kızı olur. 1974 yılında emekli olup Cide’ye yerleşir. 1980 darbesinde, yetmiş yaşındaki yazar, evinden nedensiz olarak, gözleri bağlı ve zincirlenerek alınıp sorgulanmaya götürülür. Bundan sonra İstanbul’a döner ve oğlu Aydın Ilgaz ile beraber yaşar, yazmaya devam eder. Değişen zaman içinde adına etkinlikler ve festivaller düzenlenir, Kültür Bakanlığı plaket verir.
2 Temmuz 1993’teki Madımak olayı onu çok sarsar, başta arkadaşı Asım Bezirci olmak üzere hayatını kaybedenler için çok üzülür. Beş gün sonra, 7 Temmuz 1993’te yorgun kalbi atmaktan vazgeçer, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilir.
Rıfat Ilgaz, çok üretken bir yazardır, şiir, roman, öykü, anı, tiyatro, çocuk türlerinde çok sayıda eser vermiş, köşe yazarlığı yapmıştır. ‘12 Mart romanı’ diye adlandırılan akıma da, modernist akıma da dahil olmamış, toplumcu gerçekçi çizgide yazmaya devam etmiştir. Eserlerinde toplumsal duyarlılıkları ve sorunları yansıtmış, basit, gündelik olayları sade, yalın, halk dilinde yazmıştır. Aynı zamanda bir eğitimci olduğu için çocuk kitaplarına ayrıca önem vermiş, ‘Bacaksız’ serisi çocuklar tarafından çok sevilmiştir. Anı kitapları, içten, duyarlı aktarımlarıyla bir döneme ışık tutmuştur.
Büyük Usta, Koca Çınar, Rıfat Ilgaz’ı vefatının 27. Yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
Asil Şenol Topçu