(10 Eylül 1931, Datça – 12 Temmuz 2002, İzmir)
Babasının mal müdürlüğü görevi ile bulunduğu Datça’da dünyaya gelen Ece Ayhan, hem anne hem baba tarafından Gelibolu, Çanakkalelidir. İlk öğreniminin bir kısmını Çanakkale’de, ilk öğreniminin geri kalanı ile orta ve lise öğrenimini ailesinin Çanakkale’den ayrılarak taşındığı İstanbul’da tamamlar. Üniversite öğrenimi için Ankara’ya giden Ece Ayhan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1959 yılında mezun olur. Stajlarını ve kaymakamlık kursunu da tamamlayarak 1962 yılında Sivas Gürün’e kaymakam olarak atanır. Aynı yıl evlenir. Bir yıl sonra tek çocuğu Ege, kaymakam olarak atandığı Çorum’un Alaca ilçesinde dünyaya gelir. 1964 yılında askerliğini tamamlayan Ece Ayhan 1965 yılında Denizli Çardak’a kaymakam olarak atanır.
Ece Ayhan’ın yaşam öyküsünden önce şiirlerini (1) ve İlhan Berk’e mektuplarını (2) okumuştum. Yetmiş bir yaşında bu dünyadan ayrılan şairin, yolun yarısını yukarıda anlatılan düzenli, sıralı hayatta geçirdiğine inanmak zor.
“… Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi girmiş! körfeze.”(3)
Dizelerden düzyazı, isimlerden sıfat ve sözcüklerden yeni bir şiirli dünya yaratan, ilk şiiri 1954’de ‘Türk Dili’ dergisinde yayımlanmış olan Çardak kaymakamı.
“Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.” (4)
Kaymakam bey de 1966 yılında devlet dersinden ayrılır ve memuriyetten istifa ederek İstanbul’a yerleşir. 1968 yılında eşini kaybeden Ece Ayhan geçimini sağlamak için ansiklopedi ve dergilerde yazarlık, yayınevlerinde redaktörlük gibi işlerde çalışır. 1974’te beyninde oluşan tümör, İsviçre’de gördüğü tedaviler ve ameliyatlar sonucunda ölümcül olmaktan çıktıysa da tüm yaşamı boyunca duyu kayıplarına ve felce kadar varan sorunlar yaşamasına neden olur. İsviçre dönüşü iyice bozulan maddi durumuna sağlık sorunları da eklenince Çanakkale Belediyesi ve içlerinde dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in de bulunduğu şair arkadaşlarının destekleri ile kitaplarının telif ücretleri sayesinde yaşamını ve tedavilerini sürdürebilir.
2002 yılı Temmuz ayında memleketi Çanakkale’den aniden ayrılarak İzmir’de bir huzurevine yerleşen Ece Ayhan 12 Temmuz 2002 tarihinde fenalaşarak kaldırıldığı Eşrefpaşa Hastanesi’nde yaşama veda etmiştir. Mezarı Çanakkale Eceabat ilçesi Yalova köyündedir.
Türk Şiiri ve İkinci Yeni içinde kendine has diliyle özel bir yer edinen Ece Ayhan şiirini Mehmet Rifat “kendi kendini anlamlandıran şiir” (5) olarak tanımlıyor. Zorlu bir yaşam mücadelesinden geriye özgün eserler bırakarak on sekiz yıl önce bugün aramızdan ayrılan şairimizi biz de kendi dizeleriyle analım ve onun diliyle vedalaşalım; Hoş çakal, Hoş tilki.
Zambaklı Padişah
Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
Sana uzun heceli bir kent vereceğim
Girilince kapıları yitecek ve boş!
Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler
Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam! (6)
Eserleri
Kınar Hanım’ın Denizleri (1959)
Bakışsız Bir Kedi Kara (1965)
Ortodoksluklar (1968)
Devlet ve Tabiat (1973)
Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977)
Zambaklı Padişah (1981)
Çok Eski Adıyladır (1982)
Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991)
Sivil Şiirler (1993)
Son Şiirler (1993)
Bütün Yort Savul’lar! (1994, 1999)
Ayşegül Ayman
1.Ece Ayhan, Bütün Yort Savul’lar, Yapı Kredi Yayınları, 1994
2.Ece Ayhan, Hoşça Kal-İlhan Berk’e Mektuplar, Yapı Kredi Yayınları, 2004
3.Ece Ayhan, Bakışsız Bir Kedi Kara, de Yayınevi, 1965
4.Ece Ayhan, Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler, E Yayınları, 1973
5.Ece Ayhan, Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler, Yapı Kredi Yayınları, 2008
6. a.g.e