Seyîdxan Kurij E-mail: Filit@gmx. de

Giriş

Öncelikle Zazaca`yı Kürtçe` den ayrı düşünmediğimi, Kürtçenin içinde bir lehçe olarak gördüğümü belirteyim. Çoğu zaman bilerek veya bilmeyerek Kürtçe denince özellikle Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de hemen akla Kurmanca lehçesi geliyor. Oysa bu anlayış ve bu bakış açısı doğru değildir. Kuzey Kürdistan’da gerek Kürt aydınları arasında gerekse Kürt siyasi hareketleri arasında artık kabul edilmiş, ortak anlayışa göre Kürtçe denince Kürtçenin Kurmanca, Soranca, Goranca (Hewremice), Lurca ve Zazaca`dan oluşan bütün lehçeleri anlaşılıyor. Yani bu lehçelerin hepsi birden Kürtçeyi oluşturuyorlar. Bunlardan birisi dil diğerleri onun lehçeleri değildir.Bu lehçelerin hepsi eşit bir statüye sahiptirler ve hayatın her alanında eşit bir muamele görmeliler.

Zazaca çok değişik şekillerde isimlendiriliyor. Bingöl, Palu, Karakoçan, Genç, Solhan, Piran, Hani, Egil, Hazro ve Lice’de yaşayan halk konuştuğu dile Kırdki kendisine de Kırd diyor. Dersim, Erzincan, Kiğı ve çevresinde yaşayan halk konuştuğu dile‚ ‘Kırmancki’, kendisine ise Kırmanc diyor. Siverek, Çermik, Çüngüş ve Gerger’de yaşayan halk ise konuştuğu dili ‘Dımıli’ kendisini de ‘Dımıli’ olarak isimlendiriyor. Ayrıca Bingöl ve çevresindeki ve birçok yerlerdeki Kurmanca konuşan halk da Zazaca`yı Dimili olarak isimlendiriyor. Zazaca konuşan halkın büyük bir kesimi Kurmanca konuşanları ‘Kırdas’, dillerini de ‘Kirdesi’ olarak isimlendiriyorlar.

Ben kırdkî isimlendirmesini kullanmayı tercih ediyorum, ancak rahat anlaşılması açısından bu makalede “Zazaca” kavramını kullanacağım.

Tarihte rastladığımız ilk Zazaca metinler

Bugüne kadar yapılan çalışmalara göre Zazaca ilk defa Rus dilbilimcisi Peter. A. J. Lerch tarafından yazıya dökülmüştür. Rusya Kraliyet Bilimler Akademisi çalışanı Peter. A. J. Lerch Krallık Bilim Akademisi Tarih-Filoloji bölümünün verdiği görev üzerine Rusya’nın 1856 yılında SMOLONSK vilayeti dahilindeki ROSLOW’da bulunan savaş esiri Kürtler arasında bir süre kalarak onlarla röportajlar yapıyor ve buradan topladığı materyallerden istifade ederek Kürtçe üzerine çalışmalar yürütüyor. Burada bulunan 12 Kürt arasında Bingöl’ün Sivan bölgesinden 3 tane Zazaca konuşan da var.

Dilbilimci Peter Lerch, bu 3 Bingöllü ile burada kaldığı sürece sohbet etmiş, onlardan masallar ve bazı yaşanmış olayların hikâyelerini dinlemiş, onlarla röportajlar yapmış ve bu dinlediklerini daha sonra yazıya dökmüş. Ancak Peter Lerch bu Zazaca tekstleri Lepsius Linguistik Alfabesi isimli özel bir alfabe ile yazmış.

Peter. A. J. Lerch, bu çalışmalarını “Kürtler ve İrani Kuzey Keldaniler üzerine araştırmalar” ismi ile kitap olarak yayınlamıştır.

Toplamı 8–9 tekstten oluşan bu yazılardan bir kısmını araştırmacı yazar M. Malmîsanij bugünkü alfabeye transkribe ederek 1985 yılında Paris Kürt Enstitüsü tarafından yayınlanan “Hêvî” dergisinde yayınlandı. Daha sonra bu tekstlerin hepsi benim tarafımdan bugünkü alfabeye transkribe edildiler ve 1990 yılında İstanbul’da yayınlanan haftalık “Azadî” gazetesinde dizi olarak yayınlandılar. Peter Lerch`in yayınladıkları metinler arasında, masallar, aşiret kavgalarını ve Kürt beyleri ile Osmanlı yöneticileri arasındaki savaşları anlatan hikâyeler ve Gençli Hasan ile yapılmış bir röportaj var.

Daha sonra İranolog Oskar Mann 1906 yılında Siverek ve Bingöl’de derleme çalışmaları yapmış. Oskar Mann’ın ölümünden sonra Karl Hadank onun çalışmalarını ‘Oskar Mann / Karl Hadank: “Mundarten der Zâzâ. Hauptsächlich aus Siwerek und Kor, Berlin 1932 – Siverek und Kor” adıyla yayınlamış. Kor’ın aslında adı ‘Kur’dır ve benim köyümdür, yani Bingöl’ün bir köyü dür.

Oskar Mann Siverek de bazı Kürtler ile konuşup onlardan Zazaca folklorik materyaller derlemiş ve daha sonra Elazığ`da bir Kur`lı ile konuşup ondan bazı hikâyeler kayıt etmiş. Oskar Mann`ın kitabında masal, vb bazı folklorik materyallere yer verilmiş.

Kürtler tarafından yazılan ilk Zazaca metin Ehmedê Xasî’nin yazdığı “Mewlidê Nebî” isimli manzum eserdir. Hazreti Muhammed’in doğuşunu anlatan bu şiirsel anlatım, 1898’de yazılmış ve 1899’da Diyarbakır’da Litografya basım evinde 400 adet basılmış. Ehmedê Xasî, bazı şiirler de yazmış ama şiirleri basılmamış. Ehmedê Xasî (1867–1951) Lice’nin Hezan köyünde doğmuş, fakat onun dedeleri Palu tarafından buraya gelmişler. Bazı kaynaklara göre asıl olarak Palu’nun Xêlan köyünden Lice’ye gelmişler. Bugün de bu köyde Keyê Xasûn (Haslar Ailesi) diye bir aile var.

Zazaca yazılan ikinci kitap ise Bîyîşê Pêxamberî (Peygamber’in Doğumu) adlı manzum bir eserdir. Bu Zazaca mevlit de Osman Efendîyê Babijî (1852–1929) tarafından yazılmıştır. Ancak bu eser daha sonra 1933’te Şam’da Celadet Alî Bedirxan (1893–1951) tarafından yayınlanmış.

Her iki eser de hem şiir olmaları nedeniyle hem de Peygamber’in hayatını anlatmaları nedeniyle halk arasında yaygınlaşmışlardır. Mevlit geleneği Kürtlerde çok yaygın olduğundan bu eserler Kürdistan’daki medreselerde ve mevlit şölenlerinde sürekli okunuyorlar.

Her iki mevlit’te Arap alfabesi ile yazılmışlardır. Yine, her iki mevlit`ın de latin alfabesi ile basılmış bir kaç farklı basımı mevcuttur.

Modern Zazaca Edebiyatı

Cumhuriyetin kuruluşundan (1923) 1960’lara kadar hiç bir Zazaca metine rastlanmıyor. İlk defa İstanbul’da 1963’te yayınlanan ‘Roja Newe’ adlı bir Kürt dergisinde 2 tane Zazaca metin yayınlanmıştır. Bunlardan birisi Bingöl yöresinden bir kılamdır, diğeri ise, bir Kürt sürgünün anılarıdır. Daha sonra 1975 sonrası Ankara’da “Özgürlük Yolu – Riya Azadî – 1975” ve ardından “Roja Welat – 1977” ve “Devrimci Demokrat Gençlik- 1978” dergi ve gazetelerinde bazen Zazaca metinler yayınlanmıştır. Bu metinler daha çok folklorik şeyler ve kısa haberlerdir. Özgürlük Yolu ve Roja Welat’ta daha çok Munzur Çem’in yazdığı Zazaca yazılar yayınlanmıştır.

Şeyh Said’in oğlu Şeyh Selaheddîn, 1977 yılında müritlerine yönelik dini mesajlar içeren ‘Beyanname’ adlı bir broşür yayınlamıştır. Bu broşür daha sonra Vate dergisinde yayınlandı.

1979 sonbaharında İzmir’de “Tîrêj” adında bir Kürtçe dergi yayın hayatına giriyor. Mevsimlik olarak tasarlanan derginin 3 sayısı İzmir’de basılıyor. 4. sayısının hazırlıkları İzmir’de yapılmasına rağmen, 1980 askeri darbesi olduğundan bu sayı İsveç’te basılıyor. İlk defa Tîrêj dergisi Zazaca üzerinde ciddi olarak duruyor. İlk sayısının toplamı 63 sayfasının 19 sayfası Zazacaya ayrılıyor. Tîrêj, dergisinde folklorik tekstlerin yanında ilk defa Zazaca hikâye ve şiirler, gramer üzerine yazılar ve yabancı dillerden yapılan tercümeler yayınlanmıştır. Tîrêj dergisinin Zazaca bölümünü sorumlu redaktörü Mehemed Malmîsanij’dır.

Tîrêj dergisinde Nazım Hikmet’in “Onlar” adlı şiiri ve Hüseyin Ferhad’ın bir şiiri “Vılê Kurdan” ismi ile Sabahattin Ali’nin “Koyun Masalı” adlı hikâyesi Türkçeden Zazacaya çevrilerek yayınlanmış.

Modern edebiyatın ilk örnekleri sayılabilecek “Etnik” , “Kıtabê Ramıtey” (Ekilmiş Kitaplar) , “Ê Ma Wo” (Bizimkidir), “Bımusne” (Öğret), “Zerra Mı” (Yüreğim), “Ewro û Meşti” (Bugün ve Yarın) , “Ma Bı Çıman Diy” (Gözümüzle Gördük) , “Ma Çı Waşt?” (Ne İstedik?), “Erik” (Vay be) ve “Deza” (Amcaoğlu) adlı şiirler, “Engıştê Kejê” (Kejê’nin Parmakları) adlı ilk Zazaca hikâye, Kürt folklorundan “Şiretê Kali” (Dedenin Öğütleri), adlı bir mesel, “Xal û Wariza” (Dayı ile Yeğen) adlı bir halk öyküsü, “Pira Hewtsera” (Yedi Başlı Cadı) adlı masal, “Çıbenokê Zazaki” (Zazaca Bilmeceler), Zazaca Atasözlerinden derlemeler, Türkçe-Zazaca sözlük çalışmaları ve başka yazılar yayınlanmıştır.

Tîrêj dergisinin her dört sayısında adı geçen Zazaca eserlerden iki kısa şiir ve bir halk masalı hariç, diğerlerinin tümü, değişik mahlaslar kulanan Malmîsanij’e aittir.

1980`den sonra Avrupa’da Zazaca Edebiyatı

1980’de Türkiye’de yapılan askeri darbeden sonra bütün Kürtçe ve Kürtlere ait dergi, gazete ve yayınevleri kapatıldılar ve sorumluları ya cezaevine konuldular yada yurt dışına çıkmak zorunda kaldılar. Kuzey Kürdistanlı politik kadroların çoğu önce Orta Doğu’ya çıktılar, oradan da Avrupa’ya gitmek zorunda kaldılar. Böylelikle ülkede başlayan entelektüel faaliyetler Avrupa’da sürdürüldü. 1980 Kürt sürgünleri Avrupa’da bir Kürt Rönesans’ını başlattılar. En yoğun yazın faaliyetleri İsveç’te sürdürüldüğü için yerinde olarak Kürt edebiyat dünyasına ‘İsveç Ekolu’ diye bir kavram da girdi.

Evet, Avrupa’daki bu çalışmalardan Zazaca yazını da payına düşeni aldı. 1979–80’den itibaren Avrupa’da yayınlanan Kürdistan İşçi Dernekleri Federasyonu yayın organı Dengê Komkar dergisi ve Armanc dergisinde Zazaca yazılar yayınlanıyordu. Dengê Komkar, Türkçe–Kürtçe olarak yayınlanıyordu ve Zazaca yazılar düzensiz olarak yayınlanıyordu. Fakat Armanc dergisi önce Türkçe-Kürtçe, sonradan sadece Kürtçe olarak yayınlandı ve sürekli Zazaca sayfaya sahipti. Bu sayfayı hazırlayan M. Nalmisanıj’dır.

1985’ten itibaren Paris Kürt Enstitüsü tarafından Hêvî adında Kürtçe bir dergi yayınlanmaya başlandı. Hêvî dergisinin her sayısının önemli bir kısmı Zazaca`ya ayrıldı. Burada da Zazaca folklorik yazılar, gramer ve sözlük çalışmaları, transkribe edilmiş yazılar yayınlandı.

Bunun dışında 2000’lere kadar Avrupa’da yayınlanan “Mizgîn”, “Gaziya Welat”, “Berhem”, “Kürdistan Press”, “Berbang”, “Wan”, “Çarçira”, “Hêlîn”, “Roja Nû”, “Niştiman”, “Çira”, “Demokrat”, “Heviya Gel”, “Rewşen” ve “Lêkolîn” gibi dergi ve gazetelerde zaman zaman Zazaca yazılara yer verildi.

1980’den sonra Zazacayı Kürtçe ve kendilerini Kürt görmeyen kesimler de bazı dergiler yayınladılar. Arye, Ware, Tija Sodıri, Kormişkan, Piya, ZazaPress, Raya Zazaistani, Vengê Zazaistani, Zazaki, Zerq, Pir, Raştiye, Desmala Sure, Waxt ve Çime adında yayımlanan bu dergiler de Kurmanca yazılara yer verilmiyordu. Bunların hemen hemen hepsi Türkçe-Zazaca`dır ve siyasi dergilerdir.

2005 ve 2007 yılları arasında Almanya`nın Bonn kentinde “Peyama Kurd” adında haftalık Kürtçe olarak bir gazete yayınlandı. Kurmanca, Soranı ve Zazaca yayınlanan bu gazetenin sürekli olarak iki sayfası Zazaca idi. Zazaca sayfaların sorumlusu Seyîdxan Kurij idi.

Son dönemde bir kaç sayfası Kurmanca olarak yayınlanan Özgür Politika gazetesi Zazaca yazılar da yayınlıyor.

Ayrıca Haziran 2009’ dan itibaren Almanya’ nın Köln kentinde “Rûdaw“ isminde haftalık bir gazete yayınlanıyor. Sorani ve Kurmanca olarak yayınlanan gazetenin her sayısında bir sayfa Zazacaya ayrılmış.

Masallar

1990’lı yıların ortalarına kadar yayınlanan Zazaca metinler daha çok masal, fıkra, atasözleri, halk ezgileri vb folklorik metinler ve şiirler idi. Ayrıca zaman zaman Zazaca yapılmış röportajlar da yayınlanıyordu. Folklorik metinlerin içinde masallar çok önemli bir yere sahip idiler. İlk Zazaca yazanlardan Malmisanij, Munzur Çem, Ihsan Espar, Seyîdxan Kurij, Humanê Çiya, Çeko Karadağ gibi yazarların çoğu folklor derleme çalışmaları yaptılar ve özelikle derledikleri masalları yukarda adı geçen bazı dergi ve gazetelerde yayınlattılar.

Bilindiği gibi halk masalları ulusal edebiyatın temel taşlarındandırlar, birçok ulus da edebiyat masal ve destanlar ile başlamıştır. Dünya edebiyatında hala masallar önemi bir yere sahiptirler. Hikâye, roman gibi modern edebiyat türlerinin üzerinde de masal ve destanların etkileri vardır. Zazaca yazanların da önemli bir kesimi masal yazmak ile başlamıştır ve çoğunun yayınladıkları ilk kitaplar folklor derlemeleridir.

İlk Zazaca masallar 1857 de Rus dilbilimci Peter Lerch tarafından derlenip, yazıya dökülmüş ve onun “Kürtler ve İrani Kuzey Keldaniler üzerine araştırmalar” adlı kitabında yayınlanmışlardır.

Bilindiği gibi modern edebiyatta bugün çocuk kitapları çok önemli bir yer kaplıyorlar. Özelikle Avrupa ülkelerinde bu alan çok önemli bir sektöre dönüşmüştür. Çocuk kitaplarında masallar çok önemli bir yer kaplarlar, Çünkü masallardaki zengin imgeler, fantastik öğeler, peri, melek, kraliçe, prens, prenses, yaşlı kadın, yaşlı bilge, dev v. s gibi figürler çocukların hayal dünyalarının zenginleşmesine yardımcı oluyorlar ve masalların akıcılığı, fantastik dünyası çocukların okuma alışkanlığı edinmelerinde yardımcı oluyor. Anderson, Grimmer Kardeşler gibi meşhur masal yazarlarının tek tek masalları resimli olarak çocukların okumaları için basılıyorlar.

Son yıllarda Zazaca çocuk edebiyatı alanında da ürünler verilmeye başlandı. Bu ürünlerin de en önemlileri resimli olarak yayınlanan masal kitaplarıdır.

Zazaca Edebiyatında Şiir

Şiir Zazaca yazılan ilk metinlerdendir. Kürtlerin kendileri tarafından yazılan ilk metinlerden olan iki Mevlit`de manzumdur, yani şiir formunda dır. Daha sonra 1975 `lerden sonra gerek Özgürlük Yolu dergisinde gerek „Roja Welat“ ve „Devrimci demokrat“ gazetesinde yine yazılan metinlerin çoğu ya şiir yada halk ezgileridir. Tîrêj dergisinde 10`a yakın şiir yayınlanmıştır.

Daha sonra Avrupa`da yayınlanan metinlerin de çoğu şiir dır. VATE´dergisinin yayın hayatına girmesi ile birlikte Zazaca şiir de deyim yerinde ise bir patlama olmuştur. Şimdiye kadar 45 sayısı yayınlanan VATE dergisinde 300`den fazla şiir yayınlanmıştır. Bunların çok büyük çoğunluğu ilk defa VATE dergisi ile birlikte yazmaya başlamışlardır. Son yıllarda Dıyarbakır`da yayınlanmakta olan „Newepel“ gazetesi ve “Şewçila” dergisinde sayfalarında sürekli şiirlere yer vermektedirler.

Zazaca şiirde tema olarak Kürt toplumunun içinde bulunduğu özel durumdan dolayı milli/ulusal özlemlerin ve ülke hasretinin dile getirilmesi ağırlıktadır, ancak aşk, toplumsal sorunların dile getirilmesi v. s temalar da işleniyor. Şiir yazanın iç dünyasını yansıtan ve kendisini anlatan şiir örneklerine rastlanmaktadır. W. K. Merdimin gibi şiirlerine felsefe serpiştiren derinlikli şiir örnekleri de mevcuttur. Zazaca şiir de politik şiir örnekleri ağırlıktadır, ama kullanılan dil de belli bir estetik kaygı göz önüne alınıyor ve dil slogancılıktan uzaktır. Vate Çalışma Grubu içerisinde çalışan veya grupla ilişkide olan şairlerde, dil, arı ve belli bazı standart kurallara göre kullanılmıştır. Ancak bu standartlara uymayan şairlerde dilin kullanımı açısından kimi sorunlar mevcuttur. Bunlarda özelikle yöresel kalma ve anlaşılamama problemi mevcuttur. Zazaca şiir`de folklorik öğelerin kullanılmasına da sık sık rastlanmaktadır, hatta bazı şairler daha çok halk ezgileri formunda yazıyorlar.

Kısaca Zazaca şiir çok genç olmasına rağmen belli bir kaliteden söz etmek mümkündür. Şimdiden birçok şiir ses sanatçıları tarafından bestelenip kitlelere mal edilmiştir.

Bunun dışında sürekli şiir yazan ama şiirlerini kitap olarak yayımlamamış çok fazla şair mevcuttur. Bunlardan bazıları M. Mîrzanî, Aydin Batur, Mehmet Butakin vb.

Zazaca Edebiyatta Hikâye

Zazaca yazılan ilk hikâye M. Birîndar (Mehemed Malmisanij) tarafından yazılan ve 1980 tarihinde Izmir`de yayınlanan Tîrêj dergisinin ikinci sayısında yayınlana “Engiştê Kejê” (Kejê’nin Parmakları) adlı hikâye dır. Bundan hemen hemen 15 yıl sonra ikinci hikâye J. Îhsan Espar tarafından yazılan “Derdê Derwêşî” adlı hikâyedir. Bu hikâye 1995 de Isveç /Stockholm`da Çira dergisinde yayınlanmıştır. Daha sonra yine Çira dergisinde Serdar Roşan`nın “Bircanê Dîyarbekirî ra Mektubêke” ve “Gozêre” adlı hikâyeleri yayınlanmıştır. Bu hikâyeler daha önce kurmanca olarak Armanc û Roja Nû dergilerinde yayınlanmışlardı. Daha sonra bu hikâyeler hem kurmanca, hem Zazaca yazan yazarın kendisi tarafından Zazacaya çevrilip Çira’da yayınlatıldılar. Çira dergisi kurmanca ve Zazaca yayınlanan İsveç Kürt Yazarlar Derneğinin yayın organı idi.

Bütün modern edebiyat dallarında olduğu gibi hikâye türünde de asıl canlanma VATE dergisinin yayın hayatına başlaması ile oldu. VATE dergisinin ilk sayısından itibaren düzenli olarak hikâyeler yayınlanmıştır. İlk yazanların çoğu Avrupa`da yaşayan insanlardı. İlk sayılarda Munzur Çem, Ihsan Espar, Roşan Lezgin, M. Selim Uzun, Seyîdxan Kurij gibi yazarların hikâyeleri yayınlandılar. Daha sonraları ve özelikle VATE`nın İstanbul`da yayınlanmasından itibaren(2000 Yılı) ülkeden de yazılar ve özelikle hikâyeler yayınlanmaya başlandı. VATE dergisinin 45 sayısında 60 civarında öykü yayınlanmıştır. Son yıllarda Diyarbakır`da yayınlanan edebiyat dergisi Şewçila`da da sürekli Zazaca öykü örneklerine rastlamak mümkündür.

Zazaca öyküler konu açısından zengin bir içeriğe sahiptirler. Politik, toplumsal sorunlar, tarihi olaylar, aşk, kadın sorunu vb sorunlar Zazaca hikâyelerde işlenen temel sorunlardır. Cezaevinde olan ve yıllardır oradan yazan yazarlar da var, dolayısı ile cezaevi yaşamını işleyen hikâyelere de rastlamak mümkün. Ayrıca yazarın kendi iç dünyasını anlatan, ama bunu özelden çıkarıp genel bir anlatım ile ve de edebi bir dil ile anlatan hikâyelere de rastlamak mümkün. Zazaca hikâyeciliği bize Kürt toplumunun son 30–40 yılda yaşadığı değişimi ve son yüzyılda meydana gelen Kürt katliamlarını okuma olanağı da sunuyor.

Zazaca hikâyeciliğinde gerek teknik, gerek dilin kullanımı, gerek anlatım açısından olsun bir kaliteden söz edebiliriz. Özelikle VATE ekolundan gelen yazarlar standart ve bütün bölgelerden okurun anlayabileceği bir dil kullanmaya özen gösteriyorlar. Zazaca Hikâyecilikte özelikle yaşanmışlıklardan beslenme ve idyomların kullanılması sıkça rastlanan bir durumdur. Son yıllarda bu alanda kadın yazarların sayısında bir artış görünüyor, bu da hikâyecilik alanına kadın duyarlılığının belirgin bir şekilde hissedilmesine neden olmuştur. Yani hikâyeciliğimize kadın eli değmiştir ve doğrusu çokta iyi olmuştur.

Zazaca Roman

Son olarak modern edebiyatın en önemli türüne kısa bir göz atalım. Zazaca da roman en geç el atılan bir alandır. Hemen hemen bütün araştırmacılar ilk Zazaca roman olarak Deniz Gündüz tarafından yazılan “Kilama Pepûgî” (Guguk Kuşunun Türküsü) adlı romanı işaret ediyorlar. Zazaca da şimdiye kadar yayınlanan roman sayısı 10`u geçmiyor. Deniz Gündüz`ün Kilama Pepûgî adlı romanında 1915 Ermeni Katliamı esnasında gelişen olayları anlatmasını saymazsak, diğer romanlarda daha çok son 20–30 yılda Kuzey Kürdistan`da yaşanan çatışmalar ve 1980 sonrası yurtdışına çıkmak zorunda kalan siyasi kadroların serüvenleri ve bu toplumsal olayların sonucu meydana gelen değişim ve dönüşümler işleniyor. Diğer edebiyat türlerinde olduğu gibi romanda da sığ sloganist dile ve ideolojik yaklaşımlara pek rastlanmıyor. Roman dilinde de belli bir seviyenin tutturulmasına ve ortak bir standart dil kullanılmasına özen gösteriliyor.

Sonuç

Yazının başında belirttiğimiz gibi Zazaca diğer dünya dillerine kıyasla çok geç yazılmaya başlanmıştır. Bu konuda herhangi bir devlet ya da kurumun katkısı olmadığından bir standart yazı oluşturmak bile bu alan ile uğraşan gönüllülere kalmıştır. 1997 `de Vate Çalışma Grubunun oluşması ve VATE dergisinin yayın hayatına başlaması ile deyim yerinde ise Zazaca yazım alanında bir ronensans yaşanmıştır. 20 yıl gibi çok kısa bir sürede şiir`den romana kadar modern edebiyat alanında çok ciddi eserler ortaya çıkmıştır. Türkiye`de bazı Üniversitelerde Zazaca tezli ve tezsiz lisans programlarının açılması da edebiyatın gelişmesine büyük bir katkı sunmuştur. Şu anda birçok Üniversitede Zazaca masal, şiir, hikâye ve roman türleri konusunda tez çalışmaları sürüyor. Artık Zazaca modern edebiyat yazınından söz etmek mümkündür.