Bir çocuk vardı dünde
gözler ay ışığı
at kızılı saçlar gemli
mahalle telaşsız sakin başak sarısında
köy uçsuz bucaksız gelincik narinliğinde
tulumba suyunu bıraktı
genç kızların narin bileklerinde
somun kokuyor meydan
bebek toklugun huzurunda annesinin memesinde
geldiler

gözleri ölüm rengi
saçları yağlı urgan
çocuklar kamçı artık
öldü çoğu
başak sarısı da
gelincik narinliği de yok
üç adımlık kat aralarında
kurulmuş saatli kalpler
buz
ölümcül
o köy yok çocuk
yandı ormanlarım
taştı derelerim
yoldan çıktım
sürüklendim, altındayım asfaltın
şiirlerim, öykülerim yarım şimdi
sesimi geri vermiyor derin kör kuyular
sancıyor hayat sol mememin altında
güz hüznüyle kupkuru bir yaprak ömrüm
ölemedim be çocuk
bugün kalan bana
susuzluğuyla çorak
yeşilsizliğiyle ıssız
yıldızsız bir ölüm.
Fatoş Öcal Kara