( d. 7 Kasım 1936, İzmir )
Sevgili Nazan Hocam,
Kısa bir süre önce, halen görüşmeye devam ettiğim lise arkadaşlarımdan haberlerinizi almış ve size yazmak istemiştim. Edebiyat öğretmenim olduğunuz lise yıllarımda bizden bir isteğiniz olmuştu; isteğinizi sonunda yerine getirebildiğimi söylemekti amacım, kısmet bugüneymiş. Hocam, galiba biraz hızlı girdim konuya, önce kendimi bir hatırlatayım. Ben İzmir Kız Lisesi 1975-1976 öğretim döneminden öğrenciniz Asil Şenol.
Nazan Hocam! Benim unutulmayan hocalarım arasında yer aldınız yıllar boyu. Bugün bile ne zaman “yalnız” yazsam yüzümde bir gülümseme ile sizi hatırlarım. Yazdığım bir kompozisyonda “yanlız” diye yazmıştım; “bir lise öğrencisi bunu nasıl yanlış yazar” diyerek tam elli kere “yalnız” yazdırmıştınız bana. Bunu yaptırırken de onur kırıcı olmayan bir tatlı sertliğiniz vardı.
Ahmet Haşim’le ilgili anlattıklarınız hala kulaklarımda. Sembolistler, her şeyi açık ve net göstererek hayale izin vermediği için sevilmeyen gün ışığı, akşamın etkisi ve ortaya çıkan ay ile yeryüzünün güzelleşmeye başlaması, bütün çirkinlikleri örten geceler, hepsinden ötesi Haşim’e olan büyük aşkınız. “Ben aşığım Haşim’e çocuklar!” derdiniz. Günlerden bir gün sınıfın yaramaz kızlarından biri “geç kalmışsınız hocam,” deyiverdi. Bir sessizlik oldu, hocalara böyle şeylerin söylenebildiği yıllar değildi. Sonra, her zamanki hazırcevaplılığınız ve yüzünüzde muzip bir gülümsemeyle, öyle bir “o erken gitmiş” dediniz ki sınıf kahkahaya boğuldu. Haşim’i sizinle sevdik hocam.
Halide Edip hakkında da bir kitap yazmıştınız. Halide Edip’i bizzat tanıyan birinden dinlemek bambaşka bir keyifti. Kitabı yazarken görüştüğünüz büyük yazarın, upuzun bir ağızlıkla sigara içmesinden de hoşlanmamıştınız. Halide Edip’i sizin anlatımınızla daha çok sevdik hocam.
“Yalan söylüyorsun Peer!” Dünya edebiyatına damgasını vuran bu cümleyi ilk sizden duydum Hocam. Haylaz, yalancı, hırçın Peer Gynt’ün hikayesini sınıfça beraber okurken, Peer’e sizinle beraber eşlik ettik, Peer gibi yalanla gerçeği birbirine karıştırdık. İbsen’i sizinle tanıdık ve sevdik Hocam.
Ve Tevfik Fikret! “Bir gün İstanbul’a gider ve Fikret’in Aşiyan’daki evini görmezseniz size hakkımı helal etmem” demiştiniz. Tevfik Fikret’in evini öyle bir anlatmıştınız ki görmüş kadar olmuştuk. “Sis” tablosunu betimleyişinizi hala unutamam. “Uzaktan sadece bir sis görünüyor, yaklaştıkça sisin arkasından İstanbul hayal gibi yavaş yavaş beliriyor” demiştiniz sesinizi usul usul yükselterek.
Hocam üniversiteyi İstanbul’da okudum ve yurt dışında kaldığım kısa bir süreyi saymazsak hep İstanbul’da yaşadım. Bu şehre geldiğimde aklımda hep sizin Tevfik Fikret ile ilgili sözleriniz vardı. Garip bir şekilde ne zaman Aşiyan’a gitmeye kalktıysam hep bir şey oldu, ya gidemedim ya gittim içeri giremedim. Zaten oldukça uzun bir süre de kapalı kaldı Fikret’in evi. Kültür turlarını ülkemizde ilk başlatan anlı şanlı bir tur şirketinden günübirlik tur bile aldım. Şirket bir hata yaptı, gene gezemedim. Sonunda birkaç yıl önce karlı, fırtınalı bir kış günü kendimi Aşiyan’da buldum. Müzeciliğin ve şairimizin değerini bilen, konusuna hakim iki çalışan bize evi detay detay anlatarak gezdirdi. “Sis”i gördüm hocam, anlattığınız kadar güzeldi. Tevfik Fikret’i sizinle sevmiştik, Aşiyan ile daha çok sevdim. Tevfik Fikret’in müze evinden çıktığımda üzerimden nasıl kocaman bir yükün kalktığını tahmin edersiniz hocam!
Nazan Hocam, bir süredir burada İstanbul’da bir arkadaşımın kurup yönettiği Neyya Edebiyat Atölye’sinin çalışmalarına katılıyorum. Bir internet dergimiz var; adı Pazartesi14. Ben de ara sıra oraya kitap tanıtım yazıları, küçük öyküler, denemeler yazıyorum. Bir süredir de edebiyatçılarımızın doğum günlerini kutlama ve anmalara yer verdiğimiz “Saatli Edebiyat Takvimi” adlı bölümü oluşturduk. Hazırladığımız listede sizin isminizi de görünce nasıl sevindiğimi tahmin edersiniz.
Sevgili Nazan Hocam, İstanbul’da olsam da lise arkadaşlarımla bağlantım kesilmedi. İş hayatımız sona erip, çoluk çocuğu da büyüttükten sonra daha çok görüşür olduk. Buluşmalarımızda ergenlik günlerimize dönüyor, gülüp eğleniyor, hocalarımızın kulaklarını çınlatıyoruz. İşte bu görüşmelerden birinde dönem arkadaşım, değerli opera sanatçımız Ayşe Tek’ten haberlerinizi aldım. Size, kendim ve yetiştirdiğiniz onca öğrenci adına, bize verdiğiniz derin edebiyat zevki ve öğrettikleriniz için binlerce kez teşekkür ediyorum. Doğum gününüzü kutluyor, nice uzun, sağlıklı yıllar dileyerek ellerinizden öpüyorum.
Asil Şenol Topçu
Nazan Güntürkün İzmir’de doğdu. Babası gazeteci yazar Mehmet Güntürkün’dü. İzmir Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı ile İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Mezuniyetten sonra memleketi İzmir’e döndü ve çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Bu okullardan biri de kendisinin de mezun olduğu İzmir Kız Lisesi’ydi. 1988 yılında emekli oldu, halen İzmir’de yaşamını sürdürüyor.
Güntürkün ilk yazılarını daha lise öğrencisiyken İzmir’in yerel gazetelerinde yayımladı. Türk Dili, Türk Yurdu, Çatı, Hisar, Varlık gibi dergilerde şiirleri çıktı. Bazı şiirleri İtalyanca ve Almancaya çevrildi. Şiirlerini Kim Kime (1963), Yağmur (1967), Moraran Beyaz (1970), Sunular (1972), Sahiller Denizin Sonu Değil ki (1986) adlı kitaplarında topladı. Hece ve serbest ölçü ile yazdığı şiirlerinde dostluk, sevgi, özlem, aşk, ayrılık temalarını işledi.
Nazan Güntürkün’ün şiirleri dışında inceleme kitapları bulunmaktadır. 1965 yılında yayımlanan Ahmet Haşim’in Ruh Ülkesi adlı incelemesine yazdığı önsözde Prof. Dr. Mehmet Kaplan şöyle diyordu: “Yeni nesillerin kendinden öncekileri sevmesi ve onları anlamaya çalışması, kültür dediğimiz şeyin ta kendisidir. Her nesil yeni bir görüş ve duyuş demektir. Onların duygu ve düşünceleri maziden kalan eserlere yeni bir ışık serper. Bu bakımdan kendisi de şair olan Nazan Güntürkün’ün Haşim üzerindeki bu tetkiki beni pek mütehassis etti. Onun duyguları ve düşünceleri arasından Haşim’i, ben yeniden yaşar gibi oldum. İki şairin karşılaşması, karşılıklı aynalarda ışığın daha bir parlaması gibi bir tesir uyandırıyor. Zaman arasından bu dostluk, bu anlama cehdi güzel bir şey, gençliğin adeta hoyratlık ve yıkıcılıkla bir sayıldığı bu devirde maziye karşı bu ince dikkat, insanı duygulandırıyor. Hele Haşim gibi hayatında kadınlar tarafından anlaşılmamış bir şairin, bir hanım tarafından ele alınmış olması; şimdi hazin ruhu, belki de ‘meabid-i hülya’ civarında dolaşan şairi ‘öteden ta öteden’ mesut ediyordur.”

Güntürkün’ün Halide Edip Adıvar’la ilgili inceleme kitabı “Halide Edip İle Adım Adım” ismiyle yayımlanmış, yazar bu kitabın hazırlanması için kullandığı çokça kaynağın yanı sıra Halide Edip’in kendisiyle de evinde görüşmüştür. 2013 yılında bu iki incelemesi “Bir Şair Bir Romancı” adıyla tek kitap olarak yayımlandı. Bunların dışında, Nerde Sevgi Orda Allah (1958), Serden Geçerim Yardan Geçmem (1959), Anadolu Bağrına Bastı (1960), Cervantes ve H. İbsen (1960), Charles Dickens ve Antikacı Dükkânı (1962) adlı incelemeleri bulunmaktadır.
Behçet Necatigil’in değerlendirmesiyle “sevgilerin, özlemlerin, ayrılıkların ince, katlanmalı şiirini yazan bir şair” olan Nazan Güntürkün’ün doğum gününü kutluyor, kendisine sağlıklı, uzun ömürler diliyor ve şiirlerinden bazılarını buraya bırakıyoruz.
YAĞMUR
Serin damlaların geliyor üzerime
Rüyamı bozmak içinse…
Aldırmıyorum.
Beraber dolaşıyoruz caddelerde
Yüzümü görmek içinse…
Saklıyorum.
Gayretin
Soluk benzimi ıslatmaksa…
Ben zaten ağlıyorum.
AĞACA
Seni öyle benzetiyorum ki bana
İkimizde de yalnızlık,
Gün boyunca.
Ne şimdi senin
Çok sevdiğin
Çocuklar var dallarında
Ne benim garipliğimi anlayan.
Öylesine bir öksüzlük vurur
Duygumuza
Bir öksüzlük ki
Bizi bulmuş,
Tepeden tırnağa.
Asil Şenol Topçu
Kaynakça:
teis.yesevi.edu.tr
biyografya.com
Sayın yazar;1986 İzmir Kız Lisesi mezunuyum.Satın Nazan Güntürkün hocam lise öğrenciliğimde bende iz bırakan en önemli öğretmenimdir.Kendisi ile iletişim kurmayı herşeyden çok istiyorum.Bu konuda yardım edebilecek olan varsa,çok memnun olurum.Buraya e-mail adresimi bırakıyorum; a.simsirler@hotmail.com
BeğenBeğen
En sevdiğim öğretmenimdi, derste kitap ismi verirdi, bende harçlıklarımla hemen alırdım , okuma alışkanlığım canım öğretmenim sayesinde olmuştur, Türkçesine hayrandım, sevgilerimi ve saygılarımı sunmaktan gurur duyarım, sağlıklar diliyorum😘
BeğenBeğen
Güzel arkadaşım, Asil NAZAN Hn. Öğretmenim olmadı ama hayran olduğum öğretmenlerimden biriydi.O kadar güzel anlatmışsın ki ( BAL da öğrencilerimin S.K anlatılmaz, yaşanır dedikleri gibi ) dersimi girmiş kadar yaşadım Kız Lisesinde geçirdiğimiz o güzel yatılı öğrencilik günlerimizi…Seni canı gönülden kutluyorum NAZAN öğretmenimizi bu kadar güzel, içtenlikle bizlere yaşattığın için. Kalemine, gönlüne sağlık güzel arkadaşım. İyi ki varsın. NAZAN öğretmenimizin Doğum gününü kutluyor nice sağlıklı, huzurlu, mutlu, uzun yıllar diliyorum. SEVGİ KARAKÖSE-S.K- İKL-1976-1979
BeğenBeğen