(25 Nisan 1226 – 11 Kasım 1312)

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin büyük oğludur. Annesi, Karaman’da ikamet eden Semerkantlı Lâlâ Şerefeddin’in kızı Gevher Hatun’dur. Mevlânâ’nın tasavvufla ilgili görüşlerini bir sistem halinde birleştirip Mevleviliğe gerçek biçimini kazandıran şairdir. Şiirlerinde “Veled” mahlasını kullanmıştır.  İlk Mevlevi dergâhının kurucusu olarak da bilinir. 1285 yılında Mevlevi tarikatının şeyhi olmuş ve ölüm tarihi olan 1312’ye kadar şeyhlik yapmıştır.

Sultan Veled, on yaşına girince bütün toplantı ve mahfillerde babasının yanında otururdu ve “Bahâeddin! Sen yaratılış ve ahlak itibariyle, bana insanların en fazla benzeyenisin. Benim bu âleme gelmem, senin dünyaya gelmen içindi. Bütün bu sözler benim sözümdür ve sen de benim fiilimsin” sözleriyle babasının teveccühüne mazhar olmuştu. Yaratılış ve ahlak bakımından babasına çok benzemekteydi.

Çok küçük yaşlarda okuyup yazmaya başladı ve ilk öğrenimini babasından aldı. Gençliğinin ilk yıllarında Hanefî fıkhının büyük kitabı Hidâye’yi okudu; sonra babasının isteği doğrultusunda kardeşi Alâeddin ile birlikte Şam’a gitti ve orada öğrenim gördü. Şam’daki eğitimiyle dinî ilimleri tam mânasıyla öğrendi ve bu alanda en üst seviyeye yükseldi. Fıkıh alanındaki bilgi ve yorumlarıyla Hanefî fıkıh alimleri hakkında yazılan Tabakât (Biyografi) kitaplarında Mevlânâ ile birlikte fıkıh alimlerinin en meşhurları arasında yer aldı. Bu ilimlerin yanında, yine babasından, Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizî’den, Şems-i Tebrizî, Şeyh Selâhaddin, Çelebi Hüsâmeddin ve Şeyh Kerimeddin’den de birçok sır ve bilgi öğrendi.

Her hususta babasına uymuş, sözünden hiç çıkmamış, onun yolunda yürümüş, onun öğütleriyle tarikate girip halifelerine bağlanmış olan Sultan Veled,  Mevlânâ’nın ölümünden yedi gün sonra Çelebi Hüsâmeddin başta olmak üzere müritler tarafından, onun yerine geçmesi istenmişse de o, “Sûfî hırkaya, yetim de sanata yaraşır. Sen, babamın zamanında halifemiz ve arkadaşların büyüğü olduğun gibi, bu dönemde de halifemiz ve büyüğümüzsün; şahın vasiyeti gereği taht ve halifelik senindir” diyerek bu isteği kabul etmedi.

Sultan Veled, Çelebi Hüsâmeddin’den sonra babasını temsil etmeye başlamış ve Mevlânâ zamanında bir nüve halinde bulunan; fakat henüz kurulmamış olan Mevleviliği babası adına kurmaya, etrafa gönderdiği halifelerle bu mesleği yaymaya koyulmuş, yani bilfiil Mevleviliğin başına geçmiştir. Ancak çok samimi bir zat olduğundan, kendisinin henüz olgunluğa ermemiş olduğunu hissetmiş yahut babasının yolunda gitmek lüzumunu duymuş ve her iki nedenden Şeyh Kerimeddin’e tabi olmuş; onun 1291’da vefatından sonra, hem şeklen, hem mânen halifelik görevini üstlenmiş ve vefatına kadar bu makamda kalmıştır.

Sultan Veled, 11 Kasım 1312’de Cumartesi günü seksen altı yaşında iken Konya’da vefat etti ve babasının sağ tarafına defnedildi.

EDEBİ YÖNÜ

Sultan Veled, babası Mevlâna Celaleddin-i Rumî ile beraber insanlara doğru yolu gösteren ve nasihat veren eserlerini Farsça’nın yanında Türkçe olarak da kaleme almıştır. Farsça eserlerinin içinde bazen Gazel, bazen da Mesnevi biçiminde söylenmiş Türkçe beyitler bulunmaktadır. Bunlar konuları bakımından Farsça manzumelerinden ayrılmayan dinî, tasavvuf, ahlâkî inançlarla babasının şöhretini Türk halkı arasında yaymak için yazılmış şiirlerdir. Bu Türkçe beyitlerin Türk dili tarihi bakımından değeri oldukça fazladır.

Eserlerine ve şiirlerine baktığımızda Sultan Veled’in, Farsça ve Arapçanın yanında Türkçe ve Rumca da bildiği ve  bu dört dilde şiirler yazdığı ortaya çıkmaktadır.  Dinî bilgisi, ayet ve hadis kültürü, tasavvuf yönü ve diğer bilgileri yanında, edebî birikimi de oldukça iyi durumdadır.

Sultan Veled’in bu güne kadar tespit edilebilen Türkçe beyitleri­nin sayısı 367’dir. Bunlardan 76 tanesi İbtidânâme, 162 tanesi Rebâbnâme, 129 beyit ise Divanında bu­lunmaktadır. Divanındaki bu manzumelerden 28 tanesi tamamen Türkçe, ötekiler ise Türkçe-Farsça mülemma şeklindedir.

Sultan Veled, eserlerinde mevzu bakımından olduğu gibi, fikir, eda ve ifade bakımından da Mevlâna’yı örnek alır, ondan iktibaslarda bulunur, onun gibi tekrirler yapar. Fakat Mevlâna’daki heyecanı ve aşkı, onda bulamayız. Hikâye hemen hemen yok gibidir, Sultan Veled, mantıkî silsileden ayrılmaz, bilgiye dayanır, halktan ziyade bilgiliye hitap eder.

Şairliği bakımından babası kadar başarılı olmasa da Mevlana’nın izleyicisi olan Sultan Veled buna rağmen 13.Yüzyıl Divan Edebiyatının ve dini Tekke ve Tasavvuf Şiiri ve Edebiyatının önde gelen isimlerinden birisidir. Çok sayıda derviş yetiştiren Sultan Veled, Mevleviliğin yayılması için çok çaba sarf etmiş, Anadolu’ya pek çok mürit yetiştirip yollayarak görüşlerinin yayılmasında ve düşüncelerinin yaygınlaşmasında çok başarılı olmuştur. Tasavvufun ilkelerini öğretmek maksadıyla yazdığı eserlerinde ve Türkçe yazdığı şiirlerinde sade, samimi, sıcak ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Sultan Veled’in yazdığı bu Türkçe şiirler Eski Anadolu Türkçesinin 13. Yüzyıl Divan Edebiyatındaki bilinen ilk örnekleridir. Bu bakımdan 13. Yüzyıl Anadolu Türkçesinin dil hususiyetlerinin ortaya konulmasında bu şiirlerin çok önemli katkıları olmaktadır.

Fakat Sultan Veled az sayıda Türkçe şiir yazmış olmasına rağmen devrin eğilimleri gereği eserlerinde daha çok Farsçayı kullanmış ve o da bu modaya uymuştur.


ESERLERİ

Sultan Veled’in bilinen beş eseri vardır.


DİVÂNI: Sultan Veled, yirmi dokuz küçük divânını bir araya toplayarak kendi divânını oluşturmuştur. Kaside, gazel, terci’, kıt’a ve rubailerden meydana gelen divân, yirmi dokuz vezinle yazılmış, alfabetik sırada 12.719 beyitten meydana gelmiştir. Gazellerinin çoğu, Hz. Mevlâna’nın gazellerine nazîredir. Divânının gazeller bölümünde Türkçe, Farsça ve Rumca yazılmış mülemma manzumeler de vardır

İBTİDÂNÂME: Sultan Veled’in yazdığı ilk mesnevidir. Veledname adıyla da anılan eser 1291 yılında yazılmıştır ve içerisinde 76 Türkçe beyit vardır. Mevlâna’nın Mesnevî’de adı geçen erenlerin, kendisinin ve şeyhlerinin ahvalini anlatan bu eser, Mevlâna ve onunla münasebetleri hakkında en doğru bilgileri vermesi bakımından oldukça önemli bir eserdir.


REBÂBNÂME: Yazılış sırasına göre Sultan Veled’in ikinci mesnevisidir. 162 adet Türkçe beyitin bulunduğu  bu eserde işlenen konular bakımından İbtidanamenin konularına benzeyen konular işleyen Farsça yazılmış bir eserdir. Rebâbın, Hz. Mevlâna’ya mensup bir çalgı olması ve onda deri, kıl, demir, tahta gibi birçok gariplikler toplandığı için ney gibi bir tek feryâdı değil, birçok feryâdı şâmil bulunması sebebiyle bu mesnevîye rebâb ile başlanmıştır.


İNTİHÂNÂME: Rebâbname ile benzer konular işleyen tamamı Farsça olarak yazılan bir eserdir. Tarikat ehillerinin nefse ve şeytana uymamaları için nasihatleri içermektedir.


MA’ARİF: Konuları bakımından dini tasavvufi, ahlaki öğütler veren, Mevlâna’nın Fihi-Mâfih’ine karşılık yazılan Ma’arif, elli altı fasıldan meydana gelen düzyazı olarak yazılmış bir eserdir. Dili açık ve tam konuşma dilidir. Sultan Veled’in bazı özelliklerine ve tarihi vakalara temas edilir.

Sultan Veled’in Türkçe şiirinden bir örnek;

Gönlü dilemez / ben edeven?
Cânı durutmaz / ben ne edeven?
 
Eyttim “İçgil / sen bu süçüyü”
Eytti “Gerekmez” / ben ne edeven?
 
Eyttim bu g(e)ce / seni kucavan
Eytti “Olmaz” / ben ne edeven?
 
Eyle kim oldum / ben anın içün
Hâlim görmez / ben ne edeven?
 
Anı dilerim / anı severim
Ol beni sevmez / ben ne edeven?
 
Anın elinden / oda düşeydim
Ol yine komaz / ben ne edeven?
 
Veled evine / vardı tapıya
Kapıs(ı) açılmaz / ben ne edeven?

Sadeleştirme:

(Sevgilinin) gönlü (beni) istemiyor, ben ne edeyim?

(ama) can sükûna ermiyor, ben ne edeyim?


Dedim ki, “Bu şarabı iç”;

Dedi ki, “câiz değil!” Ben ne edeyim?


Dedim ki, “bu gece seni kucaklayayım”;

Dedi ki, “olmaz”. Ben ne edeyim?


Ben onun için öyle bir duruma düştüm ki

Halimi görmez; ben ne edeyim?


(Ben) onu istiyorum, onu seviyorum;

(O ise) beni sevmiyor. Ben ne edeyim?


Onun elinden ateşe düşsem

O yine müsaade etmez. Ben ne edeyim?


Veled, (sevgilinin) evine gidip huzuruna çıkmak (istedi);

Kapısı açılmıyor. Ben ne edeyim?

Kaynakça: http://mevlanader.com/sultan-veledin-hayati-dusuncesi-ve-gorusleri-i/

https://edebiyatvesanatakademisi.com/tasavvuf-edebiyati-asik-ve-divan/sultan-veled-hayati-ve-siirleri-13-yy/711

Zeliha Özer