Bazı edebiyat araştırmacıları tarafından modern Türk edebiyatının ilk roman yazarı olarak kabul edilen Ahmet Mithat Efendi (1844-1912), 1891 yılında yayımladığı ‘Müşahedat’ (Gözlemler) romanına ‘Okuyucularla Sohbet’ başlıklı bir önsözle başlar ve ‘naturalist’ bir roman yazdığını bildirir ‘karilerine’ (okuyucularına). Hatta roman o kadar natüralisttir ki, romanın yazarı da roman karakterlerinden birisidir.

“Kendimin de bu roman dâhilinde mevcudiyetimi [varlığımı] tabiiliğinin [naturalistliğin] medar-ı azamı [en büyük sebebi] addederim [sayarım].”

Okuyucuları ile girdiği bu teklifsiz sohbeti roman boyunca da sürdürür Ahmet Mithat Efendi.

“Şu mukaddemat-ı muhtasarayı serdden [Şu kısa girişi yapmaktan] maksadımız karilerimizin [okurlarımızın] fikir ve hayallerini Şirket-i Hayriye vapurları içinde yerleştirip müstahzarat-ı atiyemizi [daha sonra yapacaklarımızı] hüsn-i telakki istidadına alıştırmaktır [kabul etmelerini sağlamaya çalışmaktır.]”

Kendine has üslubuyla Ahmet Mithat okuyucusuna yazdıklarının nedenini açıklamakla yetinmez; bazen biraz sabretmesini bazen daha önce anlattığı bir olayı anımsamasını talep eder, kimi zaman da okuyucusunu şaka yollu paylamaktan geri kalmaz.

“Ey taze fasulyenin okkasını yirmi beş paraya almak istemeyen kari [okuyucu]!”

Gazeteci, yazar ve yayıncı olan Ahmet Mithat Efendi Beykoz sahilinde bir yalıda oturmaktadır. Matbaası ise Tophane’dedir. Her gün Şirket-i Hayriye vapuru ile işe gidip gelmektedir. Müşahedat romanı bu vapurun ve yolcuların ayrıntılı bir tasviri ile başlar. Vapurda dikkatini çeken iki genç kadının konuşmalarına kulak misafiri olmasıyla bir anda kendisini olayların içinde bulur. Daha doğrusu meraklı ve cesur bir yazar olarak roman yazmak için ilginç bir konu bulduğunu düşünerek kendisini de olaylara dâhil etmenin bir yolunu bulur.

“…karilerimiz [okuyucularımız] takdir eylemişlerdir ki, biz bu hikâyede alelade romancılar gibi yalnız muhbir [haberci] sıfatıyla hareket etmiyoruz. Belki kendimiz dahi hikâyenin eşhasından [kahramanlarından] imişiz gibi bir mevki işgal eyliyoruz.”

Yazarın romanın kahramanlarından biri olduğu ‘Müşahedat’ta roman kahramanları da neredeyse yazar olur. Ahmet Mithat romanının müsveddelerini, hikâyelerini yazdığı kahramanlara okur, onların önerilerine göre düzeltir, hatta onaylarını almadan ilerlemez. Kitabın üçte biri bittiğinde romanın nasıl yazıldığı anlatılmakta olup, hâlâ ana kurgu ortaya çıkmamış, ancak yazar/kahramanların okuyucuya tanıtılması tamamlanmıştır. Bu özellikleri ile ‘Müşahedat’ post modern bir roman olarak da değerlendirilmektedir. (1) Sadece kendi dönemi için değil günümüz için bile oldukça yenilikçi bir üslupla romanı oluşturan Ahmet Mithat, okuyucu için karmaşık olabilecek bu kurgunun altından akıcı, kıvrak, çoğu zaman eğlenceli dili ile başarıyla kalkmış diye düşünüyorum.

‘Hâce-i evvel/ilk öğretmen’ lakabı ile anılan Ahmet Mithat birdenbire anlatıyı kesip değişik konularda, çoğu zaman kurguyu da desteklemeyen ansiklopedik bilgiler verme alışkanlığını ‘Müşahedat’ romanında da sürdürmüş. İstanbul’un meyve-sebze tedariği, Osmanlı ve Avrupa’da ticaret ve ekonomi, Osmanlı’da gayrimüslimlerin evlilik ve emlak edinme durumları, sömürgecilik, insan psikolojisi, iş ahlakı gibi konularda uzun açıklamalarıyla okuyucusunu eğitme hedefini yine göz ardı etmemiş.

Romandaki olaylar, yazarımızın Beykoz vapurunda rastlaştığı ve hikâyelerini öğrenmek üzere peşlerine düşüp tanıştığı iki genç kadının etrafında gelişir. Kadınların ikisi de gayrimüslimdir. Bu karakterlerin özellikle bir tanesi (Siranuş) üzerinden, kadının eğitimi ve çalışması, hayatını kazanması, koca, baba, hami gibi bir erkek figürüne bağlı olmadan yaşayabilmesi, özgürlüğünü elde etmesi gibi konularda dönemi için cesur sayılabilecek, günümüz için de hâlâ geçerli olan ifadeleri ile yazar, bu topraklarda kadın haklarının ilk savunucularından biri gibidir. Yaşattığı okuma keyfinin, yenilikçi, etkileyici üslubunun her zaman meftunu olmakla beraber, Ahmet Mithat Efendi’den tutarlılık ve derinlik beklememeyi -kendi dönemi ve koşulları çerçevesinde değerlendirmeyi ihmal etmeyerek tabii- okuduğum tüm kitaplarından da deneyimlemiş sadık bir okuru olarak yine Siranuş karakteri için aşağıdaki cümleyi de kurmuş olduğunu müstakbel okuyucularına bildirmek isterim.

“Bir kadın için gaye-i intizar [amaç], mesudane ve bahtiyarane bir izdivaçtan [evlilikten] başka ne olabilir?”

Nüket Esen, ‘Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat’ kitabında şöyle diyor.

“Ahmet Mithat’ın çok yazmanın dışında anlatmanın büyüsünü yakalamaya çalıştığını görürüz.” (2)

Okurun, edebiyatımızın en üretken yazarlarından, pek çok ilki gerçekleştirmiş, döneminde pek çok konuda öncü olmuş Ahmet Mithat Efendi’nin ve edebiyatın büyüsünü yakalayabileceği bir roman ‘Müşahedat.’

Kırmızı Başlıklı Corona

(1) Arş.Gör. Gökhan Tunç, ‘Müşahedat Postmodern Bir Roman mı?’, 2008, dergipark.org.tr, Web:15.01.2021

(2) Nüket Esen, Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat, İletişim Yayınları, 2014