sızıydı
inceden evlerin temel taşlarını inciten şaşkın
buruk durgun suskun
başaklardı
sere serpe poyrazdı uçuran
günebakandı
dişleri dökülürken tane tane gözyaşları ağlaşan
bilirlerdi
pancar yapraklarının
haşhaş kellelerinin başına geleni
kaygıydı saran mezar taşlarını
ah ah
o çakan sesti ürküten
fısıltıydı aralarında gezinen titrek
öbekleşti her biri
zemin kaygan
çığlıkları yükseldi
yankılandı ballık’tan vayıs’tan
taşlar yuvarlandı yayla’dan aktaş’tan
sesler geliyordu bu iş bitti karar alındı
bilirlerdi
alçaklık taşlarını
uzakta yakında
çığlıkları ondan
aktaş ovası dibi beşevler’in
Muhsin Başaldı