(Christopher Okigbo’nun anısına)

Modern bir iş hanının

Yüksek penceresinden bakarken

Yeni çıkmış mango fidesi gördüm

Geniş beton çıkıntının üzerinde

İki kat aşağıdaki,

Mor, iki yapraklı, duruyordu ikiye yarılmış

Kara yumurtasının üzerinde. El ediyordu neşe içinde

rüzgara ve güneşe

İki sağanak arasında-ziyafet çekiyordu her gün kendine

Bol bol tohumundaki nişastasıyla

Ne kadar sürer?

Ne kadar, yağmurların yıkadığı bu taş gömüt

uçurumundan bu mutlu el sallayış?

Ne kadar sürer toprak tencerenin

dibinde kalmış unla doyunmak?

Belki de inancı hiç ölmeyen

Bir pencere gibi durmuş bekliyordu

Ormandan gelecek, o pösteki saçlı

Gücüyle tohumu sonsuza dek dondurabilen kutsal adamı.

Ya da belki kocaman bir şeyin sebze kasesine yerleştirilmiş

Hindistancevizi yumrusunun durmadan yenilenen lekesi üzerinde

Yaşlı kaplumbağanın tansıktı sofrasını umuyordu

Bu masaldan uzak, inançtan uzak günlerde?

Daha sonra gördüm onu

Yürekli bir yalnızlıkla dururken

Yerle gök arasında çıkan ilk ağız dalaşında

Kahramanca kök salmaya çalışırken

nesnelliğe, havanın ortasındaki taşa

Bu kavgayı ilk başlatan yağmurun

Bir gün iyice güçlenip çılgınca bir çağlayanla

Koruyucusu olduğu fidanı indireceğini düşündüm

Aşağıdaki toprağa. Ama yağmur yağdığı her gün

Beton dilinin üzerinde küçük seller oynaştılar

Dans ettiler onun ayak ucunda ikiye ayrıldılar,

Sonra yeniden birleşip devam ettiler yollarına.

Hastalıklı yeşile dönüştü mor rengi

Ölmeden önce.

Bugün hâlâ görüyorum onu –

Kurak ayların tozu güneşi içinde kupkuru tel gibi ince –

Tutkulu cesaretin küçük molozları arasında bir mezar taşı.

Chinua Achebe

Türkçesi: Kevser Kavala

http://www.platform24.org/guncel/3806/yazarin-sorumlulugu–okigbo-ve-achebe