Gülleri suladı Efdal, bir şişe kendi tenekesine bir şişe Sema’nın tenekesine döktü. Sema’nın tenekesindeki güllerin boynu bükülmüştü. Yaprakları dalları düzeltti, kuruyanları kopardı.
Sabah uyandığında Sema’nın boynu iyice bükülmüş, üstündeki güller yapraklarını dökmüştü. Sevdi onları.
“Ne yapalım Sema Hanım, sen sahibine gidemeyeceksin, Efdal’ı alacağım. Sevdiceğin geri dönene kadar iyileş.”
Altında Efdal yazan tenekeyi kapı ağzına koydu. Kahvaltısını yaptı. Evi toparladı. Elektrik şalterini indirdi. Suyun vanasını sıkıştırdı. Çantasını toparladı. Geri döndü vanayı yeniden kontrol etti. Hediye paketine sarılı iki kutuyu tek bir poşetin içine koydu. Kapıda duran küçük seyahat çantasını aldı. Heyecanla çıktı evden. Birkaç adım sonra geri döndü. Kapı ağzına koyduğu yağ tenekesine dikilmiş yediveren gülünü kucakladı.
Saat daha altı olmamıştı. Yük gemisi iskeledeydi. Biraz oyalandı deniz kenarında. Saat yaklaşırken yürüdü gemiye doğru, Miço arkadaşı Mehmet, güverteden Efdal’e el salladı. Yukarı doğru çıktıkça soluk almakta zorlandı, teneke kucağında kaydı yeniden toparladı, dinlenerek ve yavaşça ilerledi.
Mehmet merdivenlerin başında onu bekliyordu.
Hoş geldin. Kızı istemeye teneke gülle mi gideceksin?
Gülleri çok sever, yediveren bunlar.
Mehmet’le birlikte geminin alt katlarına indiler. Birkaç ranza bulunan odaya girdiler.
Burası benim yatağım. Ben sabah gelene kadar rahat rahat yatarsın. Kimse karışmaz, kaptanla konuştum.
Efdal’ın dili dolandı kısık bir sağ ol çıktı ağzından, teşekkür edercesine başını salladı.
Mehmet gemiyi gezdirdi. Yemekhane güverte makine odası, en sonunda da kaptan köşküne geçtiler. Küçük dünyasından kocaman bir evrene geçmişti Efdal, çalıştığı mağaraları düşündü. Denizin iyot kokusu, ardından nemi geldi tenine. Sonra her gün kazdığı oyukların nemi, kömürün kokusu geldi burnuna. Sema’yı düşündü. Tüm bu kokudan kirden o arındırıyordu. İç cebini yokladı. Biriktirdiği başlık parası oradaydı. Kaptan köşküne geldiklerini alabildiğine uzanan denize bakınca anladı. Gözlerini dikip uzun uzun baktı. Balkon kısmına doğru çıktı. Elini ceketinin yan cebine sokup içinde sıkıştırdı. Daha sonra cebinden çıkardığı mektupları kokladı. En üstte duran en yıpranmış kâğıdı aldı. Okudu. İçerden seslenen Mehmet’in sesiyle irkildi.
Dört gün süren gemi yolculuğu sonrasında Artvin’e indi. Derme çatma bir otel odasına eşyalarını bıraktı. Gördüğü ilk berbere tıraş oldu. Ardından hamama gidip yıkandı. Mehmet’le birlikte babasının asker arkadaşı Cezmi amcasının yanına gitti. Poşetindeki lokum kutularını çıkardı. Elleri titriyordu. Birini Cezmi’ye uzattı.
İyi akıl etmişsin evlat. Hasan efendi sever lokumu. Beni de düşünmüşsün sağ ol.
Afiyet olsun Cezmi amca.
O teneke ne?
Sema, gül severim yazmış, mektubunda.
Köküyle gider mi evlat? Tenekeyi bırak. Üstünden bir iki kesip götürelim.
Yok. Olmaz. Yediveren bunlar. Yani küserse sonra. Dalında dursun.
Tamam evlat tamam. Hadin yola düşelim.
Mehmet’le vedalaşıp, Cezmi’nin peşine takıldı Efdal. Kucağında gül tenekesi, cebinde mektupları, kalbinde uçan kuşlar, karnında kelebekleriyle yola düştü.
Yol boyunca bir parayı yokladı, bir de iç cebinden çıkardığı resmi avucuna aldı. Köye gidene kadar gizliden resme baktı. Serinler tabelasını görünce indiler. Yol boyunca tüm evleri tek tek izledi. Sallanan perdelerin arkasındakileri görmeye çalışırken, yeniden fotoğrafa baktı. En sondaki evin önünde durdular.
Ev sahibi, kapıda dikildi. Misafirleri içeri almadı.
Ne oldu Hasan Efendi?
Geç kaldınız Cezmi ağa kızı verdik. Nişanlıdır. Kapımızda durmayın ayıp.
Cezmi Bey, Efdal’den uzakta uzun uzun konuştu Hasan efendiyle. Konuşmalar esnasında perdenin arkasındaki kıpırtıları izledi. Bir ara perde aralandı. Dikkat kesildi. Cezmi amca geldi.
Hadi evlat gidelim. Yukarı köyde Güler kızımız var. Onu isteyelim sana.
Cama bakarak kucağındaki saksıyı olduğu yere bıraktı. Tek bir gül koparıp ceketinin iç cebine koydu. Hediye paketli kutuyu koltuğunun altına sıkıştırdı. Başını öne eğerek yürüdü.
Zeynep Pınarbaşı
Sayın Zeynep Pınarbaşı,
Masumiyet ve geleneklerin çatıştığı ,iki gencin ömür boyu içlerinde ukde olarak yaşayacakları, yalın anlatımlı, sıcak bir öykü olmuş. Tebrikler.
Daha ne desem ? bilemiyorum.
Arkası diyorum. Hem bu öykünüz için, hem de yazmaya devam anlamında.
İyilik dileklerimle,
Uğur G.
BeğenBeğen
Uğur Bey, yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ben de hep aklımda devamını düşünüyorum. Bir gün onu da yazacağım 💐
BeğenBeğen
Merakla bekliyorum / Bekliyoruz..
Uğur G.
BeğenBeğen