Terrence Blanchard’ın ikinci operası Eylül sonunda Metropolitan operada sahnelenecekmiş. Büyük caz müzisyeni trompet ustası Blanchard, MET’in 136 yıllık tarihinde bestesi sahnelenen ilk siyah sanatçı olacakmış. Üst üste albümleri çıkmış, film müzikleri yapmıştı, Grammy adaylıkları ve ödülleri gelmiş, sonra caz eğitmenliği tarafına geçmişti, ilk operası “Şampiyon” birkaç yıl önce büyük salonlarda izleyenlerine ulaşmıştı. 

Blanchard doğduğu New Orleans’ta sekiz yaşında trompet çalmaya başlamış, müzik okulları, ünlü cazcılarla çalışmalar sonrasında 90’lı yıllarda solo kariyerine adım atmıştı. Özellikle Spike Lee filmlerinin müziklerini yapmış, 2005 Ağustos’unda memleketi New Orleans’ı yerle bir eden Katrina Kasırgası için ağıt bestelemişti. Film müziği yapmayı eğlenceli bulsa da bir konser salonunda ya da bir caz kulüpte çalan caz müzisyeni olmayı yeğ tuttuğunu söyleyen besteci ilk operası “Şampiyon”u 2013 yılında besteler. Homoseksüel insanlara yapılan şiddeti ele alan operada yeni romantizm ile derinlikli caz unsurları yan yanadır. İki perdeli bir fantezi değil, gözlere sokulan bir dramdır, bestecinin deyimiyle gerçek bir trajediye dayanan bir opera dramasıdır. Sonunda kahramanların ölümüyle biten, finali ölüm olan Verdi operalarının trajedilerinden farklıdır. Cinsiyete bağlı muhafazakarlığın, kafa karışıklığının, homofobik ve sömürücü bir sporun içinde olmanın hikayesi, olması gereken bir müzik diliyle aktarılmış, Blanchard caz müziğin tüm kaynaklarını ve aygıtlarını hikâyeyi anlatmak için kullanmıştır.

Dünya orta sıklet boks şampiyonu Emile Griffith’in gerçek hayat hikayesini anlatan operanın librettosunu Pulitzer Ödüllü oyun yazarı Michael Cristofer yazmış. Maço bir dünyada cinselliğini kabul ettirmek için mücadele eden, geçmişin acı anılarının peşini bırakmadığı boksör Emile Griffith’in zaferi ve mücadelesi müzikle aydınlatılıyor. Rakibi Benny Paret’in 1962’deki orta sıklet şampiyonluk maçından sonra ölümüyle acı içinde kıvranan Griffith, bir sporcuyu kazara öldürmesini kabul edip kendi biseksüelliğini reddeden toplumu sorguluyor.

Hikâyenin gerçek kişisi Emile Griffith’in sorusu, yaşayan sanat olarak tanımlanan operaya taşınmış oluyor.

“Ne kadar tuhaf bir durum olduğunu düşünüp duruyorum… Bir adam öldürüyorum, çoğu insan beni anlıyor ve affediyor. Öte yanda bir adamı seviyorum ve bu birçoğuna göre affedilmez bir günah.”

Michael Cristofer’ın yazdığı librettoyu kısaca aktaralım.

Opera, demans hastası Emile Griffith’in geçmişini hatırlamaya başladığı Long Island’daki bir dairede başlar. Geriye dönüşlerin sıklıkla olduğu operanın ilk sahnesi 1950’lerde geçer. Genç Emile, ABD’ye taşınan annesini bulmak için Virgin Adası’ndan New York’a taşınmıştır. Annesini bulur, annesi onu Howie adında bir şapka üreticisine götürür. Howie, Emile’i boksör olması için eğitir. Dövüş sporunda başarılı olmasına rağmen, Emile yalnızlık çeker, barlara gider. 1962’de, yaklaşan dövüşleri için tartılırken rakibi Benny Paret ile tanışır. Paret onunla alay eder ve ona “maricon”- eşcinsel der. Emile, Howie ile sorunlarını konuşmaya çalışır ancak kendini azarlanmış ve yalnız bulur. Dövüş sırasında Benny’yi sadece yedi saniyede 17 yumrukla komaya sokar.

İkinci perde 1960’larda başlar. Emile dünyanın zirvesindedir, ün para ödül hepsine sahiptir. İnsanların ondan beklentilerine uymaya çalışır ve evlenir. Paret’in ölümünün etkisi altındadır, her şeyden vazgeçmek ister. 1970’lere gelinen sahnede beyin yaralanmalarına bağlı olarak başlayan demans hastalığı vardır ve hocası, annesi, karısı tarafından reddedilir. Sokakta taciz edilip dövülür. Son sahnede operanın başlangıç zamanına geri dönülür. Saldırının travması ve Paret’in ölümünün sıkıntısı üzerindeyken Paret’in oğlundan af diler, o günden beri huzur bulamamıştır. Eve dönerken zihnindeki anılar ve sesler kaybolmuştur.

Terence Blanchard, opera plaklarının susmadığı bir evde büyümüştü. Babası bir opera hayranıydı, en büyük hayali bir operada şarkı söylemekti. Dönemin opera evleri siyahları asla içeri almadığından bu isteği hiç gerçeklemedi. “Şampiyon” operası, siyah bestecisi, siyah sanatçılarıyla onun anısına bir saygı duruşu olmalıydı.

“Şampiyon” operasının Dövüş sahnesi Videosu