Araladı dallarını

göğü avuçlayan sedirler,

girsin diye evlerine

dost sandıkları.

Şaşkındı bakışları

koruyucu Humbaba’nın

daha akarken kan kellesinden,

ve kılıcından Gılgameş’in.

İhanetiydi Enikudu’nun

Onu cansız bırakan.

Hır hır hırladı kamyon

sırıtarak

altı gaddar tekeriyle,

bildiğinden

dönüşeceğini canavara.

İnandı ona izleyenler

niyetlerinden habersiz

izletenlerin.

Ardından  girdi

paletli

açılan dost kapısından,

Yıldızlara da ulaşan

zalim pençesiyle.

Takmaktı niyeti çelmesini

arayanlara sonsuzluğu.

Ha kuzey

Ha güney

Fark etmezdi

Kapının yönü

Girmesi için

Altı ayaklının.

Terk ettiklerinde

dosta açılan kucağı

eşliğinde

umarsız bakışların,

ne bir ağaç kalmıştı

güle güle diyecek

ne de kovukları

yaşamların.

Gelmişti izleyenlere

saçılan kokudan

yayılan ölümün sırası.

Sokak ışıklarına

yenilen,

sayısı azalmış

yıldızlara kalmıştı

göz yaşı.

Bir de bilgelerine

hayatın ağaçlarına sarılan

inatçıların.

Gülmek ise

bulamayacakları

Ot’ una ölümsüzlüğün.

                                    HAMİT ERGÜVEN