Zaman nehrinin içinde

farklı boylamlarda aktık;

bir dokunduk, bir teğet geçtik…

Bir dokunduk…

kolumuzda bu zincirlerle,

ayağımızda bu prangalarla aşık mı olduk?

Bir teğet geçtik…

Yanımızdan mı geçti

yoksa biz içine mi aktık o kanlı tarihin;

eli kanlı kılıcıyla

baltasıyla, kanunuyla o ölüm meleğinin?

Azgın erkeklikleri, kabile ruhlarıyla.

yanımızdan geçti orduları vahşi benliğimizin.

Biz de yanından geçtik mutluluk pınarlarının.

Sesini duyduk yalnızca,

hayalini gördük irem bağlarının.

Zaman nehrinin içinde

farklı boylamlarda var olduk

Sen orada, elimi uzatamayacağım yerde, ben burada, anaforlar gölgesinde

Pörsüdü aşk

Benimle birlikte yaşlandı aşk.

Peşim sıra bir paçavra gibi sürüklenmekten

kanmaz oldu sözlerin uçuşan kelebeklerine,

dalmaz oldu damarda coşarak akan

      nehirlerin anaforlu göllerine.

Ben yaş aldım, aşk pörsüdü,

yitirdi yaldızlarını, rengi soldu gökkuşağının,

Yıldız da değil artık o, sönmüş kaya parçası.