Joanna ve Susan 14 yaşındalar ve manastıra gidiyorlar. Öykünün protagonisti 12 yaşında kız çocuğu, ikinci dereceden kuzenleri cıvıl cıvıl kızları çok aşağılıyor, küçük görüyor, kadınsı tavırlarını aykırı buluyor. Zeki, kibirli, küstah ana karakterin gözünden okuduğumuz öyküde genç kadın ve genç erkeklerinin uzantısında din ve kutsal ruh anlatılıyor.  Flannery O’Connor diğer öykülerinde olduğu gibi yine bir karakterin zihninden anlatıya devam ediyor. 

Yaz sıcağından Eylül ortasına doğru  “İyi İnsan Bulmak Zor” kitabının öykülerini okumaya, üzerine sözleri sıralamaya devam ediyor NEYYA edebiyat grubu. 12 Eylül’ün iki öyküsü Eskişehir’in met helvasıyla kafeden alınan çaylar eşliğinde bahçede dile geliyor ya da dile düşüyor. ”Kutsal Ruh’un Tapınağı” öyküsünde manastıra giden, kendilerine Tapınak 1, Tapınak 2 adlarını veren genç kadınların hikayesinde Ucube denilen hermafrodit bireyle karşılaşıyoruz. Daha ilk cümleden kadının bedeni, cinselliğe geçiş, dinsel etki ve baskı hakkında çok şeyin ardı ardına geleceği işaretini de alıyoruz.

Kahverengi elbisenin eşleştiği manastır eğitiminin gençlik tabiatına aykırılığı, gençlik duygularıyla bambaşkalığı vardır, Protagonist aracılığıyla tanışılan, kızlar için davet edilen  Protestan iki erkek kardeş, öğretmenin zenci çalıştıran köylü aşığı, panayır için şoförlük yapan 25 yaşında şişman sarı gömlekli adam ve ezgili ilahiler  üzerine sarılır öykü.

Panayırda yükselir; “Ucube”yle topluluğun karşılaşması, cinsel organ, ikili cinsellik, kutsal ruhun tapınağında bedenin farklılığı ve Tanrı ya da Kutsal Ruh ayrımında gösterilmesi, gösteri toplumunda, hem Katolik hem Protestan olarak yapılanmış topluluklarda neler olduğunu göz önüne serer. Hermafroit bireyin onu izleyenlere söylediklerinin aminlerle kabulüne tanıklık ettirir:  

“Bunu Tanrı başıma getirdi, bin kere şükürler olsun O’na.”

“Amin. Amin.”

“Tanrı sizi de bu hale koyabilirdi.”

“Amin. Amin.”

“Ama koymamış bir kere.”

“Amin.”

“Ayağa kalk hele. Kutsal Ruh’un Tapınağı. Sana söylüyorum!

Tanrı’nın tapınağısın sen, bilmiyor musun? Bilmiyor musun ha? Tanrı’nın Ruhu senin içinde yaşıyor, bilmiyor musun?”

“Amin. Amin.”

“Şayet biri Tanrı’nın tapınağını kirletecek olursa, Tanrı’nın ga­zabına uğrar, eğer alay ederseniz  sizi de bu hale koyabilir O. Tanrı’nın tapınağı kutsaldır. Amin. Amin.”

“Ben Kutsal Ruh’un tapınağıyım.”

“Amin”

Öykü zamanı bir günde geçer. Manastırdan eve gelme, evden panayıra gitme, ertesi gün manastıra dönme ulaşımında iki genç kadının hareket aralığına; çocukluk duaları edilmezse Tanrı’dan gelecek kötülükler, hep başka tarafa giden rüyaları, din şehitlerinin kanlı anlatılarının sarmaladığı grotesk durumla, gösterideki ucube tanımının tanrının yanına taşınması sığar.

Zeki, eleştirel anlatıcı karakterin, ki 12 yaşında kız çocuğudur, günlük hayatın dinsel baskısına teslim olması, manastırdaki rahibelerine aptalca davranışları olan kişiler demesini engellemez.

Amerika’nın geçmiş Güney’inde olup bitenler bugünün insanına dair yanında neleri taşıyordu sorusunun cevabı, kadın bedenini din olgusunda yeniden adlandırma yanında, ten renginin farklı olması nedeniyle oluşmuş nefreti de taşıyordu. “Yapma Zenci” öyküsünde çatışan dede ve torun köyden kente yaptıkları seyahatte kayboldukları sokaklarda rastladıkları zenci heykeliyle ötekine nefret çizgisinde birleştiler. Çatışma, yerini ırksal nefrete bırakıp aynılaştırmıştı onları. Çok katmanlı şehirden köylerine dönünce duygular düzleşmiş, ötekine duyulan nefrette çıkıntılı haller yok olmuştu. Yazarın ırkçı yaklaşımlarına ait detaylı bir çeviri çok yakında Pazartesi14’te yayımlanacak. Öykü o yazının ışığında tekrar değerlendirilebilir.

Günün tarihi 12 Eylül, 42 yıl önce ülkeyi vuran faşist darbenin tarihiydi. İyiden, doğrudan, güzelden yana arayışları olanların yok edildiği, ezildiği, köşeye sıkıştırıldığı tarihin üzerinden geçmek için heybemizde sözler doluydu. Öteki kılmaya, ırkçılığa, bedeni dini prangaya sokmaya edebiyatla, yazdıklarımızla karşı duracaktık. O’Connor’a sözümüz şöyle olacaktı, “iyi edebiyat ayrımcı ırkçı olamaz, doğadan insandan yanadır”.  

Nükhet Eren