Charles Dickens’ın Scrooge’u gibi kötünün iyiye dönüşmesi mi? Yoksa Frank Capra’nın George Bailey’i gibi iyiliklerini unutmuş bir adamın intiharın eşiğinden dönmesi mi?
Sanırım ben ikisi arasında tercih yapamıyorum. Dickens’ın “Bir noel şarkısı” kitabında zengin kötü adamın bir gecede iyi birine dönüşmesini okuyoruz.
Bir Noel Şarkısı (A Christmas Carol,) Charles Dickens’ın unutulmaz ikonik eseridir. Kitap, 179 yıl önce 19 Aralık 1843’te yayımlandı. Sayısız tiyatro oyunu, opera, bale ve filme uyarlandı.
Öykümüz Noel’den nefret eden, cimri ve huysuz Ebenezer Scrooge’un hikayesidir. Noel arifesi gecesinde, Scrooge’un eski ortağı Jacob Marley’nin hayaleti onu ziyarete gelir. Sadece Marley’nin hayaletini görmek bile korku verici ve şaşırtıcıdır. Hayalet Marley zincirlerle bağlıdır. Bunlar Marley’in hayatı boyunca farkında olmadan kendine yarattığı zincirlerdir. Marley, aynı kadere mahkûm olmaması için Scrooge’u uyarır. Gece boyunca üç hayaletin daha onu ziyaret edeceğini söyler. Geçmiş Noel’in hayaleti, şimdiki Noel’in hayaleti ve gelecek Noel’in hayaleti.
Scrooge, gece her uyanışında tıpkı Marley’nin dediği gibi bir hayaletle karşılaşır. Üç hayaletin üçü de hikâyede farklı sembolik işlevlere sahiptir. Geçmişin hayaleti hafızayı temsil eder, Scrooge’a, sokakları gezdirip çocukken yaşadığı Noellerini gösterir. Bu hayaletle, yalnız ve yoksul çocukluğunu seyirci olarak izleyen acımasız, duygusuz, kötü Scrooge’da değişimler başlar, üzülür ve katılaşmış kalbi yumuşamaya başlar.
İkinci hayalet onu tanıyan ve onun hakkında konuşan insanların evine götürür. Dışardan onları izleyen Scrooge, insanların kendisi hakkındaki düşüncelerini duyar. Çoğu hoş olmayan konuşmalardır. Şimdinin hayaleti onu etkilemekte başarılı olmuştur, ama Scrooge hemen teslim olmaz.
Üçüncü ve en korkunç hayalet, geleceğin hayaletidir. Ölümü temsil eder. Hayalet Scrooge’a gelecekteki ölümünün nasıl olacağını, mezar taşını gösterir. Gösterilen mezar taşı, Scrooge’ın kaderini sembolize eder; onu tanıyanlar için önemsiz, yalnız ve soğuk bir ölümdür. Bu kader değiştirilemez değildir. Henüz yılbaşı arifesindedir ve kendini kurtarma şansı vardır. Bütün bunlar gerçeklikten uzak rüya bile olsa, üçüncü hayaletin gösterdiği gelecek, kendisinin de inanabileceği gerçekçi bir gelecektir. Geleceğin hayaleti Scrooge’ı etkilemiş, kötü adam Noel sabahına artık iyi bir adam olarak uyanmıştır.
Bu hikâyede en önemli nokta, Charles Dickens’ın yarattığı Ebenezer Scrooge karakteri, Victoria Dönemi politikalarının ete kemiğe bürünmüş halidir. Dickens, karakteri ve okurları açgözlülüğün sonuçlarıyla yüzleştirmiştir. Aynı zamanda bu karakter dönemin politikacılarına ve fakirlerin kendi başının çaresine bakması gerektiği anlayışına sahip bireylere göndermedir. Fakirlere yardım etme kavramı, toplumda fakirlerin kendilerine yardım etmesi beklentisine evrilir. Bir de dönemin iktisatçı politikacısının nüfus artışı ve kaynak sıkıntısı arasındaki doğru orantıya atıfta bulunan teorisi o dönemde ortaya çıkar ve ortamın gerginliğini arttır. Teori doğrudur aslında ama teoriyi ortaya atan kişi kendisini itici gösterecek bir şekilde doğum kontrolleri konusunda ısrarcı olur, üstüne “Fakirlik Yasası’nı ortadan kaldıralım,” deyince, Charles Dickens yaygınlaşan bu düşüncelerle aynı fikirde olmadığını dile getiren bir roman yazar. Durumun gidişatından rahatsız Charles Dickens’ın Bir Noel Şarkısı kitabı bu şekilde ortaya çıkar. Cimri yaşlı adam, hasta küçük çocuk ve kaçık hayaletlerin var olduğu Ebenezer Scrooge’un hikâyesi bu döneme isabetli bir vuruştur.
Dönemin İngiltere’sinde yapılan Noel kutlamaları kilisenin, pagan geleneklerine Hristiyan dünyasında yer olmadığı konusunda baskı yapması sebebiyle bugünkü gibi şatafatlı değildi. Kutlamalar modası geçmiş eski gelenekler haline gelip yok olmaya yüz tutmuşken Dickens’ın Noel anlayışı bulaşıcı bir etki yaratır, gelenekler yaygınlaşır. “Bir Noel Şarkısı” eski ve yeni Noel geleneklerini birleştirir. Yarattığı etkiyle şarkılar söylemek, ziyafetler çekerek kendini ödüllendirmek yeniden moda olur. Zamanın işverenlerinin, çalışanlarına çok gördüğü bir dinlenme ve eğlenme zamanı olan Noel yeniden insanların bayramı haline gelir.
“Merry Christmas” 1500’lerden beri kullanılan bir kalıp olsa da 1843 yılında “Bir Noel Şarkısı” basılana kadar popüler değildi. Kitapta yirmi bir kere “Merry Christmas” geçiyor. Kitap sayesinde insanlar arasında “Merry Christmas” popüler oldu. Ardından bir reklamda kullanılmış olmasıyla dilde kalıcı bir yer edindi. “Bir Noel Şarkısı”nın İngilizceye kattığı diğer kelime ise Ebenezer Scrooge’dan gelen paragöz, cimri anlamındaki “scrooge” kelimesidir.
Kitabın kazandırdığı diğer ifade ise: “Bah! Humbug!” “Humbug” kelimesi riyakarlık, üçkağıtçılık anlamında kullanılıyor. Scrooge bu ifadeyi kitapta iki kere kullansa da onun lafı olarak biliniyor. İnsanlar, aşırı duygusal ya da neşeli buldukları şeylere karşı tıpkı Scrooge gibi “Bah! Humbug!” demeye başlamış. “Bir Noel Şarkısı” kullanılan kelimelerle İngilizceyi etkilemiş.
Romanları üzerinde uzun çalışmalar yapan Dickens, bu romanın eşinin hamile olduğu döneme denk gelmesi sebebiyle acil paraya ihtiyacı olduğundan çalışmalarını hızlandırmış. Altı haftada bitirdiği roman gereken maddi kazancı sağlamasa da büyük etkiler yaratmış.
Dönemin insanlarının çoğunun okuma yazma bilmemesinden dolayı, “halka okuma” kavramı ortaya çıktı. Dickens büyük etki yaratan bu romanını onlara kendi okudu. Ünlü bir yazarın kendi kitabını okuması halk üzerinde olumlu bir etki yarattı ve biletler kısa sürede tükendi. Dickens ölümüne kadar 127 kere kitabını halka okuyarak sahneledi. Kısa sürede tiyatroda da yer bulan romanın 1901’de ilk sinema uyarlaması sessiz film olarak piyasaya çıktı. Ayrıca sinemanın ilk dönemlerinde olan bu uyarlamayı çok sayıda yeni film ve çizgi film izledi.
Dönemin yoksulluk seviyesi, Dickens’in çocukluğunda yaşadıkları, kendisinin de çocuk işçi olarak hayatın içinde var olması kitaba büyük etkiler kattı. Yoksulluk ve yok sayılmak insanlar için oldukça acı vericiydi. Dickens bu kitapla onların görünür kılınmasını sağladı.
Elbette kitabı okuduğunuzda “Bir gecede insan iyi birine dönüşür mü?” sorusu kafanızı kurcalıyor. Bir gecede kimse iyi birine dönüşmez elbette. Alışkanlıklar, yaşanmışlıklar ve karakter kolay değişilecek olgular değildir. Dickens romandaki ruh ve ölüm korkusuyla bunu olabilir hale getirdi. Fantastik bir roman ya da tamamen rüyadan oluşan ruh sahneleri her ne olursa olsun Scrooge’un değişimini sağladı.
Yeni yıla girmeden başka bir değişim de George Bailey’in hayatında gerçekleşti. George iyi bir adamdı ama kendinden vazgeçmişti ve bu vazgeçişin son dönümünde karşısına çıkan melek ona gerçekleri gösterdi.
1946 yapımı, yönetmen koltuğunda oturan Frank Capra’nın en çok izlenen filmlerinden biri olan ‘It’s A Wonderful Life’, yıldızlı bir gecede başlıyor. Gökyüzündeki sesleri dinlediğimizde anlıyoruz ki, George Bailey intihar etmek üzere ve bütün kasaba onun için dua etmektedir. “Tanrım, George Bailey’e yardım et”, “Tanrım o iyi bir adam, onu kurtar.”
Bu kadar duaya kayıtsız kalamayan ‘yukarısı’, ikinci sınıf melek Clarence’ı sorunu çözmesi için dünyaya gönderir. Clarence, dünyaya inmeden önce George’un hayatındaki önemli olayları, onu intiharın eşiğine getiren felaketi tüm detaylarıyla öğrenir. Çünkü George Bailey’e yardım edebilirse kanatlarını kazanacak, sınıf atlayacaktır.
“-Clarence, dünyada biri yardımımızı istiyor.
-Harika, hasta mı?
-Daha kötü. Umutsuz biri…”
Umutsuzluk ölüm kadar yıkıcıdır. Aslında insanı yaşayan ölüye çevirir. George tüm yaşama sevincini, umudunu kaybetmiş bir adamdır. Hayatı boyunca istediklerini elde edememiş ve dönemin yaşadığı büyük buhranda tüm parasını kaybetmiştir. Yaşamak adını verdiği zaman dilimi umutsuzluk içinde sürüp giderken ölmeye karar verir. Melek Clarance ona yaşadığı hayatın içinde ne kadar önemli biri olduğunu gösterir.
George Bailey’in çocukluğundan gösterilen ilk anı, 12 yaşındayken nehirde buzun üzerinde kayarak oynadıkları zamana ait. George Bailey arkadaşlarıyla birlikte buzun üzerinde kayarken, sıra kardeşine gelir. Çocuk kırılan buz yüzünden dondurucu derecede soğuk olan nehre düşer. George, kardeşini kurtarmak için suya atlar, onu kurtarır. Bu olayda sol kulağının işitme duyusunu kaybeder. George fedakardır. Geçmişe ait ikinci sahne ise George’un ihtiyar bir eczacının yanında çalıştığı zamandır. Burada George Bailey’in çocukluğundan itibaren her fırsatta dilek dilediği bir oyuncak var. George, bu oyuncuğa her seferinde parmağını dokundurarak “1 milyon dolarım olsun istiyorum” der. Totem filmin sonuna kadar devam eder. George parası olursa dünyayı dolaşmak ister.
Eczanede dayak yemek uğrana yaptığı iyiliği görürüz. Eczacının yerine ulaştırması için verdiği ilacı götürmez. Çünkü kazayla içine zehir konulduğunu düşünüyordur, doğru bildiğini yapmaktan çekinmez. Ayrıca kapsüllere yanlışlıkla zehir konulduğundan kimseye bahsedip kasabalının eczacıya olan güvenini sarsmaz. Başka bir özelliği ise Güvenilirlik.
Filmin katı yürekli milyarderi Henry Potter ile karşılaşırız. Bu kişi bize “Bir Noel Şarkısı” nın baş karakteri Scrooge’u hatırlatır. “Şahane Hayat” filmi bir nevi onun Scrooge’nin dönüşmeye çalıştığı iyi adamın hikayesidir.
George, hayallerinden vazgeçerek babasının adımlarını takip edecek kişidir. Baba Bailey, filmin çok kısa bir süresinde görünür. Babası, George’un hayat rehberidir, onun hayat çizgisini belirleyen baba Bailey olacaktır. Baba Bailey, yoksul halkın daima yanında olan, başkalarını düşünerek yaşadığı için hayatı boyunca gerekenden fazla para kazanmayan bir adamdır. Baba Bailey dürüstlüğü ve insanlığı temsil eder.
Çocukluğundan itibaren çok yardımsever ve sevdikleri için kendini feda eden, hümanist biri olarak yetişen George, babasının ölümünden sonra önündeki üniversiteden vazgeçer. Kardeşi Harry’yi üniversiteye gönderir. Babasının ölümünden sonra başıboş kalan aile şirketi “Ev ve Kredi”nin başına geçer. George’un hayatındaki diğer önemli karakter ise karısı Mary Bailey’dir. Mary üniversiteyi bitirdikten sonra büyük kentte yaşamak istemez ve kasabaya geri döner. Mary, büyük kentten kasabaya dönüşü savunur, küçük ve sıradan bir dünyada yaşamak onun için mutluluk anlamına gelir. Mary, fedakârdır ve daima erkeğinin arkasında, ona destek olan kadındır. Mary, mantığı temsil eder.
Evlenip balayı hazırlıkları yapan çiftin karşısına çıkan kalabalık iflas etmekte olan bankanın önünde toplanır. George bir söz vermiştir ve zor zamanlarda tıpkı babası gibi onlara yardım edecektir. Balayı için biriktirdikleri 2.000 doları gözünü kırpmadan dağıtır. Kendilerine kalan ise sadece 20 dolardır. Yıllar içinde üç çocuğu olur. Mutlu ve huzurlu bir yaşamın içindeyken filmin “kötüsü” Potter yüzünden banka tekrar krize girer. Bankası tekrar iflasın eşiğindeki George yıkılmış olarak çıkar eve gider eşine ve çocuklarına çatar. Özür diler ve dışarı çıkar. Hayat adım adım onu buraya sürüklemiştir. George birçok şeyi batırdığını düşünür ve Melek Clarence ona gerçekleri gösterir.
“Bir Noel şarkısı” romanındaki Scrooge’un zıttı karakter olan George’un da hikayesi yaşamın içinde her zaman umudun olduğudur. Dickens kötü bir karakteri iyi bir adama dönüştürmüş, Capra ise iyi bir adamın kendisini fark etmesini sağlayarak umudu devam ettirmiştir.
“Şahane Hayat” filmi, döneminde bir FBI ajanının filmi izlemesi sonrasında ‘kötü adam bankacı Potter karakterinin bilerek kötü gösterildiğini, zenginlerin, kredilerin ve bankaların olumsuz propagandasının yapıldığını’ iddia ederek filmi FBI’ın radarına soksa da gösterime devam eder. Amerika’da her yıl yılbaşında izlenen bu film Dickens’ın “Bir Noel şarkısı” romanı gibi kült hale gelmiştir.
Şahane Hayat filminden ve George’un hayatına dokunduğu insanlardan bahsetmişken Matt Haig’in Gece Yarısı Kütüphanesi kitabının baş kahramanı Nora Seed’in hikayesine de dokumak isterim. Nora, hayatı boyunca hep farklı yollar denemiş ve yaptığı birçok seçimden de pişman olmuş, 30’larının sonlarında, ailesiyle arası bozuk, işinden memnun olmayan, ömrünü sevmediği bir kasabada geçirmiş bir kadın. Çocukluğundan itibaren panik atak ve depresyonla hayata tutunmaya çalışan Nora, üst üste yaşadığı kötü olaylar sonucu intihar etmeye karar verir ve eder.
Gece Yarısı Kütüphanesinde kendini bulur. Nora’nın meleği ise Kütüphane görevlisi Bayan Elm’dir. Seçtiği kitaplarla Nora’nın hayatına dokunur. Ve Nora da George gibi yaşamın içinde var olduğu noktayı görür. Kimlere dokunduğunu bilir. Onlar için yaşamayı seçer. Aslında seçiminin asıl sebebi kendisidir. Var oluşuna şahit olduğumuz Nora bizim için umut olur.
Ebenezer Scrooge, George Bailey ve Nora Seed bize hayatın yaşanır tarafını gösterir. Hayatta umut hep vardır, çıkış yollarımız farklı olabilir ama elbet karşımıza çıkacaktır.
Yaşadığımız son birkaç sene umudumuzu köreltmiş, yaşama olan kaygılarımızı arttırmış olabilir. Çoğumuz için seçenekler kalmamış gibi görünse de varlığımız George ve Nora Seed gibi birçok kişi için yaşama sebebi. Scrooge gibi yakınlarımızın varlığı da bizim için yaşama sebebi.
Geçen kötü günleri düşünüp içindeki iyilikleri bulacağınız ve onların size yol gösterici olmasını sağlayan bir yeni yıl karşılasın hepimizi.
2023 yılı hepimiz için iyiliklerle dolu, sağlıklı ve mutlu bir yıl olsun.
Neyya Edebiyat olarak hepinizin yeni yılını kutluyoruz.
Zeynep Pınarbaşı