Pırıl pırıl bir mayıs günü tek kapılı Anadol’un arka koltuğuna çocukları oturttuk, İkinci kapısı olmayan bu arabada çocukların güvenli seyahat ettiğini düşünür, endişelenmezdim.

Altıyol’dan Kadıköy’e inip Mühürdar’dan Moda’ya geldik. Gazhane’de çalıştığımdan tüm sokakların adlarını, sokaklardaki apartmanları tek tek bilirim.  Her zamanki gibi Devriye Sokağın yanındaki parkın kenarına arabayı park ettim.

Çocuklar Moda Caddesi’nin köşesindeki meşhur dondurmacıdan dondurma alalım diye tutturdular, dondurmaları alıp parkta oturduk.

Dondurma faslından sonra salıncağa binmek istediler, güneş tepedeydi, en fazla D vitamin bu saatte olur diye düşünüyordum salıncakları sallarken. Yarım saat kadar salladım çocukları, sonra da yürüyüşe çıktık. Devriye Sokak Moda Caddesi’nde başlar, yine Moda Caddesi’nde biterdi. Tam burun kısmında ağaçlar altındaki bankta oturup etrafı seyretmeyi severdim.

Önümüzde Moda İskelesi, Kalamış Koyu ve Fenerbahçe Parkı muhteşem görünüyordu. Sağ taraftan bakınca masmavi denizden ortasındaki Adalar sanki gelin diye sesleniyorlardı. Küçük motorlar, yolcu vapurları süzülerek yol alıyorlardı. Uçan martılardan biri üstüme pisledi, bir milli piyango bileti mi alsaydım?

Yürüyüş sonrası dönüşe geçtik, Bahariye Caddesi çift taraflı trafiğe açıktı, Tramvay yoktu. Trafik çok yoğun olduğundan yavaş yol alıyorduk. Süreyya Sineması’nın önünden geçerken, Kadıköy Sineması’nın karşısındaki Nail Bey Sokak’tan bir araba geri geri çıkmayan başladı, trafik kanununa göre ana caddeye geri geri çıkılmaz ama dinleyen kim.

Hafif frene dokunsam da araba durmadı, fren hava yapmış, fren pedalı sanki taş olmuştu. Birkaç kere daha sert bastım ama nafileydi.

Yola çıkan arabanın üzerine gidiyordum, Tam çarpacakken şoför beni fark edip, arabayı durdurdu, iğne deliğinden geçer gibi sorunsuz yanından geçtim arabanın.

Yol meyillendikçe araba hızlandı, onu durdurmalıydım. Vites boştayken gaza sonuna kadar basıp anvele yaptırdım ve birinci vitese geçirip kontağı kapadım. Opera sinemasının önünde durabildim.

Eşim bir yandan beni silkeliyor bir yandan da bağırıyordu…

Uyan, uyan. Karyolayı parçaladın. Rüyamda arabayı durdururken karyolanın ayak ucundaki tahtası vidalarından çıkıp yan yatmıştı.