Kış yaklaşıyor, mevsimde ağır şafaksızlık

Annemin karnında larva evresindeyim, keyfim yerinde

Edeple okuyorum elimdeki masal kitabını

Müellif 

derin kuyuları yazıyor;

ahalinin kan tutkusunu…

Annemin karnında cenin evresindeyim

Bir Ters Lale ve kül böceğiyle aynı karedeyim

Dünya uyurken suskun bir ırmak akıyor içimden

Bir dokunulmazlığı vardır kalbi kırık ırmakların, bilirsin

Birazdan komşular gelir, dolar odalar

Kıvrıla büzüle değişir kabuğu yalanın

Ben karşılıklı ağlarız sanmıştım

Bakışlarını soyuyorum misafirlerin:

Vedalar 

dil sürçmeleri 

sarılmalar

çıkıyor günışığına

Ve bir kelebeğin umarsız ömrü kadar sevinç:

Kırık dökük armağanları zamanın…

Rüyanın değdiği derinliği arıyorum denizi ezberleyip

Orada ıssız bir adaydı aşk

Ölüm: 

teni 

yeni sürülmüş toprak kokan 

sevgiliye dokunamamak

Mürettebatıyla birlikte kaç kaptan öldü?

Kaç isim boğuldu hafızada?

Kıyı kaç kulaç uzağımızda, bilinmez…

Annemin karnında doğum evresindeyim

Son bir defa eğilip bakıyorum sümüksü suya; 

Boğazlayan nehrin kıyısına yığılan şehre…

Babama el salladığım köşeyi dönene dek 

daha da şiddetlenerek

nardan fışkıran dağılmayı uzatıyor rüzgar 

Dua ediyor annem 

dikmek için 

kalbimdeki sel yarığını:

“Bulaşmasın üstüne hicranın karası 

Sıcak bir yazın anısı olsun 

üşüten yıllar için…”

Josef Kılçıksız