Bir kıvılcımdı beklenilen
yitirmeden umudu
bulutların arasından çıkıp
gelecek olan.

Bir alev parçası değil
ışığa dönüşen maddeydi aslında
derinliklerinden çıkarılması gereken
ulaşılamaz sandığımızın.

Benliğimizde sabırla bekleyen
gölgesiydi yarınların
tutunamadığımız bir türlü.

Puslu gecelerin kabuslarında
sıçratıp uyandıran
alt üst oluşlardı
fay kırığının yarattığı
sıyırıp atılacak olan
sonradan.

Ayakta tutan hayallerimizi
üzerindeki böceğe göz kırpan
kardelenin gülümseyen yüzüydü
bizi çekip çeviren zamanın
karşılamasının yanı sıra

Görünmezliğin içine gizlenmiş olan
varlığımızın dışavurumuydu belki de
bilinmezliği dağıtacak olan.

Karanlığın içinden gelip
sarılan tüm sıcaklığıyla
gülümseyen yüzüydü yaşamın
dokunmamızı bekleyen
heyecanla.

Dolunayın okşayan ışığı
titreyen papatyayı,
geleceğin tınısıydı
dansa davet eden
sarılarak sevgilinin bedenine
aldırmadan hiçliğin boşluğuna

Gözlerimizi kamaştıran
sonrasının ışıltısıydı
anılarımızda gizlediğimiz
sırasını bekleyen.

Uzattığımız elin
soluduğumuz nefesin
kokladığımız çiçeğin
sevince ulaştıracağı andır
gelip konacak olan yaşantımıza
kelebek misali
sessizliğin birikmiş fırtınasıyla.

Hamit Ergüven/Nisan 2023